[times]

üstüste ... kere Adverb
üstüste ... defa Adverb
üstüste ... sefer Adverb
üstüste ... kez Adverb
... kat ...
kaçıncı defa
çağımızda
birine defalarca sormak Verb
sürekli olarak Adverb
her zaman Adverb
sürekli Adverb
muhtelif zamanlarda
defalarca
boş vakitlerde
başka zamanlarda
bazen, arasıra, zaman zaman.
çeşitli tarihlerde Adverb
muhtelif zamanlarda Adverb
çeşitli zamanlarda Adverb
muhtelif tarihlerde Adverb
her zaman hizmetinizdeyiz
her zaman hizmet inizdeyiz
zamana ayak uydurmak Verb
zamana ayak uydurmak
çağa ayak uydurmamak Verb
daima el altında olmak Verb
zamana uymamak Verb
eski, modası/zamanı geçmiş.
be behind the times: geri kalmak, eski kafalı olmak, zamana ayak uyduramamak.
güç vakit ktiler geçirmek Verb
sayısız defa Adverb
nöbetçi mahkeme
kritik zamanlar Noun
çağımıza kadar
başı darda olmak Verb
zor günler geçirmek Verb
zor zamanlar geçirmek Verb
dara düşmek Verb
çok eskiden
emtia borsaları ve diğer konularda yayın yapan günlük İngiliz iş gazetesi
para piyasaları Noun
mali konular Noun
Pazar ve Pazartesi günleri dışında
Financial Times gazetesinde yayımlanan Londra Menkul Kıymetler Borsası hisse senetleri fiyatları ile ilgili endeksler Noun
bereketli zamanlar Noun
avangardcı zamanlar Noun
zor günler geçirmek, zor zamanlar geçirmek, zor bir dönemden geçmek Verb, Idioms
zor günler geçirmek, zor zamanlar geçirmek, zor bir dönemden geçmek Verb, Idioms
iyi günler, refahlı zamanlar.
Güzel günlerdi.
Kriz Zamanlarında Bilgi Edinme ve İfade Özgürlüğünün Korunması Konusunda Kılavuz İlkeleri Proper Name, Law
kötü günler, güç zamanlar.
bütün yıl kirada olan bir mülke sahip olmak Verb
defalarca oraya gitmiş olmak Verb
her zaman serbest çıkış iznine sahip olmak Verb
(dükkân) servis saatleri Noun
kaç kere
kaç kere ?
...i sana kaç kere söyledim!
yüz kere
ihtiyaç zamanlarında
muhtaç zamanlarda
enflasyonun hüküm sürdüğü zamanlar Noun
enflasyonnun hüküm sürdüğü zamanlar Noun
trenlerin kalkma saatleri arasında geçen zaman
zamana ayak uydurmak Verb
zamana uymak Verb
zamana ayak uydurmak Verb
zamana ayak uydurmak / uymak. Verb
kanuna kulak asılmayan zamanlar Noun
güç zamanlarda yaşamak Verb
zor zamanlar geçirmek Verb
yakın çağlar Noun
Asri Zamanlar Proper Name, Cinema
çağı yakalamak Verb
çağa ayak uydurmak Verb
zamana ayak uydurmak Verb
yüzde doksan, hemen hemen daima.
Even before I open my mouth, my wife seems to know what I'm going
to say nine times out of ten.
zor zamanlar yaşamak Verb
kaç kez
defalarca
beş vakit namaz Noun, Religion-Faith
ekonomik kriz zamanı
kötü zamanları atlatmak Verb
entrika zamanı
servis saatleri Noun
çok eski zamandan beri
ticaretin durgun olduğu zamanlar Noun
heyecanlı zamanlar Noun
on kez
özlem duyulan eski güzel günler Noun
nerede o eski günler Noun
devir, çağ, zaman.
Prehistoric times.
üç defa
dar üretim vadesi Noun
üretim vadeleri Noun
kat
kere, defa.
three times ten: üç kere on.
Two goes into six three times: Altıda iki üç kere var.
kere, defa.
Two times five is ten: 2 kere 5 on eder.
sık sık, birçok defa.
Devir değişiyor.
Devir değişti.
posta dağıtım saatleri Noun
çarpı işareti: x. Noun
çarpım tablosu Noun, Arithmetics
başarmak, becermek, hakkından gelmek.
oportünist politika izlemek Verb
yılda stokun dört kez devretmesi
iki kere iki dört eder
kargaşalık zamanları Noun
tedirgin zamanlar Noun
Bunun ... katı krediye ihtiyacımız var.
çılgın zamanlar Noun