âdet

Turkish-English Translation

  1. consuetude
  2. manner
  3. rule
  4. second nature
  5. trick
  6. usage
  7. (fig) habitual
  8. behavior
  9. (med) menses
  10. Noun tradition
  11. Noun convention
  12. Reproduction period
  13. constitution
  14. habitude
  15. wont
  16. form
  17. use
  18. custom
  19. practice
  20. habit
  21. law
  22. way
  23. fashion
  24. formality
  25. observance
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

adli âdet
judicial custom
çok eski âdet
immemorial custom
çok eski âdet
immemorial usage
eski âdet
standing custom
eski âdet
long custom
genel âdet
common practice
genel âdet
general custom
kök salmış âdet
strong custom
mahalli âdet
local custom
mahalli âdet
particular custom
milli âdet
National custom
örf ve âdet
usage
örf ve âdet
ordinary usage
örf ve âdet
uses (ways) and customs
örf ve âdet
use and wont
ticari örf ve âdet
trade usage
toplumsal âdet
dharma
yerel âdet
local habit
yerel âdet
particular custom
yerel âdet
local usage
yerel âdet
special custom
yerel örf ve âdet
local usance
yerel şive veya âdet
localism
yerleşik âdet
established custom
âdet bezi
sanitary towel , napkin
âdet edindirmek
to enure Verb
âdet edinmek
to make it one's habit Verb
âdet edinmek
to get used to Verb
âdet edinmek
to make it one's practice Verb
âdet görmek
(col) to menstruate Verb
âdet haline getirmek
to inure Verb
âdet haline getirmek
to establish a custom Verb
âdet hükmünde
customary
âdet kesilmesi
change of life
âdet olan hizmette bulunmak
to provide the usual amenities Verb
âdet olan iltifatlar
necessary compliments Noun
âdet olan selamlar
conventional greeting
âdet olduğu üzere
customarily Adverb
âdet olduğu üzere
conventionally Adverb
âdet olmayan
uncustomary
âdet üzere
authorized by custom
âdet üzerine
habitually Adverb
âdet ve ahlak
usage
âdet ve ahlak
moral
âdet ve ahlak
customs
âdet yerini bulsun diye
(col) as a mere formality
âdet yerini bulsun diye
for the sake of convenience
âdet yerini bulsun diye
for decency's sake
âdet yerini bulsun diye
for regularity's sake
âdet yerini bulsun diye
on grounds of expendiency
âdet yerini bulsun diye
proforma
bir şeyi âdet yerini bulsun diye yapmak
to do something for form's sake Verb
içki içmeyi âdet haline getiren
tippler
Ingiliz örf ve âdet hukuku
lex communis
kadınlarda âdet görme öncesi olan
premenstural
memlekette âdet olduğu üzere
according to the custom of the country
örf ve âdet hakkı
right of custom
örf ve âdet hakkı
customary right
örf ve âdet hukuku
common law
örf ve âdet hukuku
customary law Noun, Law
örf ve âdet hukuku
jus non scriptum (in latin)
örf ve âdet hukuku
common law jurisdiction
örf ve âdet hukuku
unwritten law
örf ve âdet hukuku
tacit law
örf ve âdet hukuku
customary haw
örf ve âdet hukuku
sanction of custom
örf ve âdet hukuku
legal custom
örf ve âdet hukuku
consuetudinary law
örf ve âdet hukuku kurallarına göre adalet icra eden mahkeme
court of law
örf ve âdet hukuku sözleşmesini tescil etmek
to register a treaty Verb
örf ve âdet hukukuna aykırı davranmak
to transgress the bounds of decency Verb
örf ve âdet hukukuna dayanan dava
actio praescriptis verbis
örf ve âdet hukukuna göre
at common law
örf ve âdet hukukuna göre suç sayılan fiil
common law crime
örf ve âdet romanı
study in manners
örf ve âdet üzere
authorized by usage
sınavlarda kopya çekmeyi âdet edinmek
to make a practice of cheating at examinations Verb
taşınması gerekli ya da âdet olan yük
deck cargo
ülkede âdet olan faiz
customary interest
uluslararası örf ve âdet hukuku
customary international
yerel örf ve âdet kuralları
local customs Noun
adet
custom Noun
adet
tradition Noun
adet
convention Noun
adet
habit Noun
adet
usage Noun
adet
observance Noun
adet
manner Noun
adet
fashion Noun
adet
way Noun
adet
practice Noun
adet
wont Noun
adet
praxis Noun
adet
routine Noun
adet
piece Noun
adet
pieces Noun
adet
pcs Noun
adet
unit Noun
adet
quantity Noun
adet
item Noun
adet
number Noun
adet
count Noun
adet
menstruation Noun
adet
period Noun
adet
menses Noun
adet
catamenia Noun
adet olduğu üzere
as is customary
adet sancısı
menstrual cramps Noun, Gynaecology
adet yerini bulsun diye
perfunctorily Adverb
ağırlık ya da hacim olarak değil adet olarak belirtilmesi
tale
asli adet
cardinal number
asli adet
prime number Noun, Mathematics
aynı şeyden iki adet
brace
bir kitaptan 500 adet basmak
to strike off 500 copies of a book Verb
birbiriyle ilişkisi olan on adet çalışmadan oluşan dizi
dekalogy
çift adet
even number
düzensiz adet
irregular period
iki adet iki kişilik yatağı olan oda
double double
iki adet iki kişilik yatağı olan oda
double-room
memlekette adet olan faiz
customary interest
örf ve adet
custom and usage Noun
örf ve adet hukuku
common law
örf ve adet hukuku
(US) legal custom
örf ve adet hukuku
prescriptive law
örf ve adet hukuku
customary law Noun, Law
örf, adet ve ananeler
custom, usage and traditions Noun
tam adet
integral
tek adet
odd number
uygulama; adet, usul; eylem
practice
yerel örf ve adet
local custom Noun, Law
yüz kırk dört adet
gross
Turkish-English phrases from Zargan's own database

adet
Herkes tarafından ... usûl, görenek
adet
Sayı