ısten

Turkish-English Phrases

(işçileri) işten çıkarmak
to lay off Verb
ani işten kovma
shock sacking
bazı memurları işten çıkarma
ax a number of officials
bazı memurları işten çıkarmak
to axe a number of officials Verb
bir işten alnı açık çıkmak
to come out of an affair with honour Verb
bir işten anlamak
to know what's what Verb
bir işten ayrılmak
to quit an employment Verb
bir işten birdenbire çıkmak
to fling up one's job Verb
bir işten büyük para kazanmak
to make a fortune out of a business Verb
bir işten çıkmak
to be out of a job Verb
bir işten çok para kazanmak
to be a large gainer by a bargain Verb
bir işten çok para kazanmak
to make a good thing of Verb
bir işten gına gelmek
to be sick of the whole show Verb
bir işten gına gelmek
to be fed to the teeth with a business Verb
bir işten komisyon almak
to draw a commission on a deal Verb
bir işten kuşkulanmak
to smell a rat Verb
bir işten sapmak
to diversify away from a business Verb
bir işten sıyrılmak
to get out from under Verb
bir işten vazgeçmek
to rescind a bargain Verb
bir işten vazgeçmek
to dissociate oneself Verb
bir işten vazgeçmek
to declare bargain off Verb
bir işten yan çizmek
to wriggle out of sth Verb
bir memuru işten çıkarmak
to remove a civil servant Verb
bir memuru işten çıkarmak
to discharge an employee Verb
bir memuru işten çıkarmak
to shelve an officer Verb
bir memuru işten çıkarmak
to recover a civil servant Verb
bir memuru işten çıkarmak
to dismiss a clerk Verb
bir memurun işten çıkarılması
removal of an officer
bir memurun işten çıkarılması
discharge of an employee
bir muhasebe memurunu işten çıkarmak
to dismiss a clerk Verb
birine bir işten söz etmek
to speak to someone about a matter Verb
birine işten çıkarılacağını ihbar etmek
to serve notice on sb Verb
birini ihbarsız işten çıkarmak
to dismiss someone without notice Verb
birini işten atmak
to give someone the order of the boot Verb
birini işten atmak
to edge someone out of a job Verb
birini işten çıkarmak
to give someone the boot Verb
birini işten çıkarmak
to let off someone from his engagement Verb
birini işten çıkarmak
to shelve sb Verb
birini işten çıkarmak
to let someone go Verb
birini işten çıkarmak
to axe sb Verb
birini işten kovmak
to give someone the canvass Verb
birini işten kovmak
to give someone the push Verb
birini işten kovmak
to give someone the sack Verb
birini işten kovmak
to give someone his cards Verb
birinin işten ayrılmamasını sağlamak
to retain someone Verb
birinin işten ayrılmasına neden olmak
to edge out someone Verb
birkaç işten para kazanan adam
moonlighter
birkaç işten para kazanan adam
double earner
Br işten çıkarma tazminat çeki
redundancy a check (cheque)
bütün işçilerini işten çıkarmak
to dismiss all one's hands Verb
çalıştığı işten memnun olma
(US) job satisfaction
çalıştığı işten memnun olma
job satisfaction
çelik sanayiindeki işten çıkarmalar
steel layoffs Noun
geçici olarak işten uzaklaştırılmak
to be suspended Verb
geçici süre işten uzaklaştırılan memur
half-pay officer
gerekçesiz işten çıkarıldığı iddiasında bulunmak
to claim unfair dismissal Verb
gerekçesiz işten çıkarma
unfair dismissal
gerekçesiz işten çıkarmak
to dismiss for want of sufficient ground Verb
gerekçesiz işten çıkarmak
to dismiss without justification Verb
haksız işten çıkarma
unfair dismissal
haksız işten çıkarma
unjust discharge
haksız işten çıkarma
wrongful dismissal Noun, Labor Law
haksız işten çıkarma
wrongful discharge Noun, Labor Law
haksız işten çıkarma
wrongful termination Noun, Labor Law
haksız işten çıkarma hükümleri
unfair dismissal provisions Noun
haksız işten çıkarmak
to wrongful dismissal Verb
haksız yere işten çıkarma
discharge without cause
ihbar önelsiz işten çıkarma
summary dismissal
ihbar önelsiz işten çıkarma
removal without notice
ihbar önelsiz işten çıkarmak
to dismiss summarily Verb
ihbarsız işten çıkarmak
to dismiss without notice Verb
iki işten para kazanan adam
(US) two-job man
işçilerin işten çıkarılması
redundancy of workers
işten almak
to removal Verb
işten atılma
chuck
işten atılmak
to be fired Verb
işten atılmak
to be thrown out of work Verb
işten atılmak
to be thrown out of employment Verb
işten atılmış
fired
işten atma
sack
işten atmak
to sack Verb
işten atmak
to cashier Verb
işten atmak
to bounce Verb
işten atmak
to fire Verb
işten atmak
to throw out of work Verb
işten ayrılma
severance
işten ayrılma tazminatı
severance pay
işten ayrılmak
to throw up a frost Verb
işten ayrılmak
to leave Verb
işten ayrılmayı istemek
to ask for one's cards Verb
işten boğulmak
to be smothered with work Verb
işten çekildikten sonraki borçlar
post-retirement debts Noun
işten çekilme
retiring from business
işten çekilme
retiral
işten çekilmek
to withdraw from business Verb
işten çekilmek
cut business
işten çekilmek
to retire from business Verb
işten çıkarılabilir
dismissible
işten çıkarılan
redundant
işten çıkarılan işçiyi barındırma projesi
statutory redundancy scheme
işten çıkarılma
shove
işten çıkarılma
(thrown) out of employment
işten çıkarılma
discharge
işten çıkarılmak
to get the ax Verb
işten çıkarılmış
dismissed
işten çıkarken kart basmak
to punch out Verb, Management
işten çıkarken kart basmak
to clock out Verb, Management
işten çıkarma
dismissal
işten çıkarma
comb out
işten çıkarma
removal
işten çıkarma
boot
işten çıkarma
removal from office
işten çıkarma
dismiss from office
işten çıkarma fonu
redundancy fund
işten çıkarma ihbarı
notice of dismissal
işten çıkarma ihbarı
redundancy notice
işten çıkarma mektubu
letter of dismissal
işten çıkarma prosedürü
dismissal procedure
işten çıkarma sigortası
redundancy insurance Noun
işten çıkarma tarihi
date of dismissal
işten çıkarma tazminatı
dismissal compensation
işten çıkarma tazminatı
redundancy pay
işten çıkarma tazminatı
layoff benefit (pay)
işten çıkarma tazminatı
severance pay
işten çıkarma tazminatı
dismissal pay
işten çıkarma tazminatı
redundancy payment
işten çıkarma tazminatı
dismissal wage
işten çıkarma ücreti
dismissal wage
işten çıkarma yetkisi
power of removal
işten çıkarma yoluyla işgücünün azaltılması
down size
işten çıkarmak
to sack Verb
işten çıkarmak
to comb out Verb
işten çıkarmak
to dismiss Verb
işten çıkarmak
to discharge Verb
işten çıkarmak
to let off Verb
işten çıkarmak
to sign off Verb
işten çıkarmak
to can Verb
işten çıkarmak
to dismiss from Verb
işten çıkarmak
to remove Verb
işten çıkış saatleri
crowded hours Noun
işten çıkış saatleri
rush hours Noun
işten çıkış saatleri
peak period Noun
işten çıkmak
to be out of a job Verb
işten çıkmak
to leave Verb
işten çıkmış olmak
to be out of business Verb
işten çok kâr elde etme
business bonanza
işten dinlenmek
to take a rest (from work) Verb
işten doğan risk
risk incident to employment
işten doğan risk
risk incident of employment
işten el çektirme
dismissal from service Noun
işten elde edilen gelir
income from work
işten emekliye ayrılma
occupational pension
işten göz açamamak
to be wrapped up in one's work Verb
işten ikrah gelmek
to gag at a job Verb
işten iyi anlamak
to be well versed in business Verb
işten kaçan
work dodger
işten kaçınan
work shy
işten kaçınmak
to goof off Verb
işten kaçınmak
to soldier Verb
işten kaçmak
to dodge the column Verb
işten kaçmak
to swing the lead Verb
işten kendi isteğiyle ayrılma
voluntary redundancy Noun
işten kovma tehtidi
axe wielding
işten kovma uyarısı
valentine
işten kovmak
to give the bullet Verb
işten kovmak
to axe Verb
işten kovmak
to give the sack Verb
işten kovmak
to ease out of office Verb
işten kovmak
to can Verb
işten kovulma
(thrown) out of employment
işten kovulma kâğıdı
walking papers
işten kovulmak
to get the push Verb
işten kovulmak
to get one's card Verb
işten kovulmak
to get the bullet Verb
işten kovulmak
to get the sack Verb
işten kovulmak
to get one's cards Verb
işten kovulmak
to walk someone spanish Verb
işten kovulmak istemek
to ask for one's cards Verb
işten personel çıkarma
laying- off personnel
işten tatile çıkamamak
to have no vacation from business Verb
işten uzaklaştırmak
to put out of commission Verb
işten yan çizme
gold bricking
işten yan çizmek
to dodge the column Verb
işten yılmadan çalışmak
to be a demon for work Verb
işverene işten ayrılacağını bildirmek
to give notice to one's employer Verb
kanunsuz işten çıkarma
unlawful dismissal
kişiyi işten kovmak
to fire Verb
kötü davraniş yüzünden işten çıkarma
dismissal for misconduct
kötü davranış yüzünden işten çıkarma
dismissal for misconduct
kötü niyetli işten çıkarma
abusive dismissal
memurun işten çıkarılması
dismissal of an employee employe
mevsimle ilgili işten çıkarmalar
seasonal layoffs Noun
sendika faaliyetleri yüzünden işten çıkarmak
to sack for union activities Verb
toplu işten çıkarma
mass dismissal
toplu işten çıkarma
mass layoff Noun, Management
toplu işten çıkarmalar
mass dismissals Noun
toptan işten çıkarmalar
massive lay offs Noun
yalan söyleyerek bir işten sıvışmak
to lie out of it Verb
yeteneksizleri işten çıkarmak
to weed out the incompetents Verb
zihni işten başka yöne yöneltme
diversion of the mind from business
Turkish-English phrases from Zargan's own database