kara, arz, yeryüzü.
Travel over land and sea: Karada ve denizde seyahat etmek.
Come in sight of land: Karayı görmek.
To reach land: Karaya varmak/ulaşmak.
The storm blew fiercely over land and sea: Karada ve denizde şiddetli fırtına esiyordu.
Noun
toprak, arazi, tarla.
He bought land in Florida: Floridada arazi satınaldı.
forest land:
ormanlık arazi.
rough and stony land: arızalı ve taşlık arazi.
Noun
memleket, ülke, diyar.
mountainous land: dağlık memleket.
people of many lands: çeşitli
ülkelerin halkı.
native land: anayurt, anavatan.
the Holy land: Arzı Mukaddes, Filistin.
Noun
arsa, yer.
the land on which this house is built.
Noun
emlâk, arazi.
land prices have risen quickly.
Noun, Law
doğal kaynaklar.
land, labor and capital are the principal factors of production.
Noun, Economics
memleket, millet.
war between lands: milletler arasında savaş.
Noun
karaya çık(ar)mak, (gemi) yanaş(tır)mak, (uçak) in(dir)mek.
The passengers landed. The ship landed at the pier. The pilot landed the airplane safely.
Verb
götürmek, sevketmek, sokmak, sürükle(n)mek,
mec. boylamak, yuvarlanmak.
His behavior will land him in jail: Bu tutum seni hapse sürükler.
The thief landed in jail: Hırsız cezaevini boyladı.
This boat will land you in İzmir.
The car landed in the ditch: Araba hendeğe yuvarlandı.
Verb
elde etmek, yakalamak, kazanmak,
mec. konmak.
to land a job. to land a fish. He landed a valuable prize.
Verb
(balık) tutup karaya getirmek.
Verb
land up: (eninde sonunda) varmak, ulaşmak, erişmek, boylamak.
He landed up in jail: Sonunda
hapsi boyladı.
The report landed up on my desk: Rapor dönüp dolaşıp benim masama geldi.
We finally landed up in a small village: Sonunda küçük bir köye vardık.
Verb
(tokat, sille vb.) aşketmek/indirmek.
I landed one on his chin. I landed a blow on his nose.
Verb
kon(dur)mak.
The bird landed on the branch.
Verb
bir kasabaya veya pazar yerine yakın olduğu için benzeri normal bir araziden daha yüksek kira geliri
sağlayacak özel çiftlik arazisi
geçmişte endüstri ya da ticaret amacıyla kullanılmış olmasından ötürü niteliği değişmiş arazi
ticari amaçla kullanılan arazi
borç yüzünden haczedilmiş arsa
tarlanın sürülmeyen kenarı
“emlâk, arazi, çiftlik vb.”.
land-agency: emlâk simsarlığı.
land agent: çiftlik kâhyası.
Prefix
arazi ipotekli borç senedi
en yüksek arazi fiyatları
Noun
(Br) arazi sertifikası (mülkiyet değişikliklerini içerir
(US) arazi parsellemek için hak talebi
arazi alım satımıyla uğraşan emlakçilik şirketi
Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri
Noun, Accounting
toprak ve arazinin devletleştirilmesi
(US) toprak tahsisi belgesi
tapu dairesi
Noun, Public Administration
(Br) tapu kadastro dairesi
(sigorta) kara taşımacılığı riski
(uçak) emniyetli inmek
Verb
kamu arazisi tahsis belgesi
(denizcilik) kara hizmeti
çiftlik kâhyası (bir çiftliği veya geniş araziyi yönetmek için istihdam edilen kişi
(US) toprak tahsis belgesi
(US) arazi tahsisi belgesi
istenilmeyen bir sorumluluğu yüklenme zorunda kalmak
Verb
hayat boyu kira sözleşmesi
marjinal arazi (cari fiyatlarda ekimi ancak maliyetleri karşılayan arazi
vasiyetnamede satılması öngörülmüş arazi
toprağı işlenecek hale getirmek
Verb
tapu siciline kaydedilmiş arazi
(Br) tapu siciline kaydedilmiş arazi
(US) satılamayan devlet arazisi
(gemi) sahilden ayrılmak
Verb
miras bakımından belirli şahıslara bırakılan ve üzerinde yalnız intifa hakkının tesisi caiz olan arazi
büyük mağazaların bulunduğu yer
araziyi devir ve ferağ etmek
Verb
tiyatroların bulunduğu semt
araziyi devir ve ferağ etmek
Verb
(Br) tapuda kaydı olmayan arsa
üzerinde inşaat olmayan arazi