ancak

Turkish-English Translation

  1. but
  2. Adverb only
  3. however
  4. simply
  5. Adverb hardly
  6. Adverb merely
  7. Adverb entirely
  8. saving
  9. Adverb barely
  10. Adverb solely
  11. Adverb scarcely
  12. just about
  13. provided that
  14. Adverb conversely
  15. bare
  16. nevermore
  17. just
  18. by the skin of one's teeth
  19. on the other hand
  20. yet
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

temsil ettiği kişinin veya kuruluşun ürünlerini satan ancak
delcredere agent
ancak (sadece) bu tarihten itibaren işlemeye başlamak üzere
to run only from this date
ancak ailesine yetecek kadar yiyecek üreten çiftçiler
subsistence farmers Noun
ancak basacak yer
toehold
ancak bazı bankalarca kullanılabilecek akreditif
straight credit
ancak belgelere dayanarak devir ve temlik edilebilir
in grant
ancak belgelere dayanarak devir ve temlik edilebilir olmak
to lie in grant Verb
ancak bir olayın vukuu halinde kazanılacak değerler
contingent asset
ancak bir tek atacak kadar vakti olmak
to have just time for a quick one Verb
ancak dava ile almak hakkını haiz olduğu şey
in acuse
ancak doktor reçetesi ile satılan ilaç
ethical medicine
ancak dolaylı olarak
constructive malice
ancak geçerli olan
indifferent
ancak geçerli oluş
indifference
ancak geçimini sağlamak
to earn a bare living Verb
ancak haksız yapılan idam
judicature murder
ancak hamiline ödenebilen kuponları olan tahvil
registered coupon bond
ancak henüz ödenmemiş giderlerden doğan borç
accrued expenses
ancak henüz ödenmemiş giderlerden doğan borç
accrual expense
ancak henüz tahsil edilmemiş gelirlerden doğan alacak
accrued income
ancak hiçbir şeyde usta olmayan kişi
jack- of-all-trades-and-master-of-none
ancak itibarı aynı oranda artmamış şirket
mushroom organization
ancak karanlıkta görülebilen hafif ışık
phosphorescence
ancak kısmen geçerli bir vasiyet
partial intestacy
ancak klişeler halinde düşünebilmek
to be compartmentalize d Verb
ancak mahkeme ile elde edilebilecek hak
litigious right
ancak mal varlığından sorumlu tutulmak
to be liable to the extent of one's property Verb
ancak masraflarını karşılamak
to get out without loss Verb
ancak niyetin apaçık olduğu fiil (nakıs teşebbüs
overt act
ancak özel nitelikleri yüzünden maliyet hesaplarına katılmayan masraflar
exceptional non-recurring cost
ancak para
notional income
ancak piyasaya henüz çıkarılmamış
authorized bonds
ancak satılmamış hisseler
excess shares Noun
ancak söz konusu dönemin sonundan önce ödenmeyen meblağ
accrual charge
ancak söz konusu şahıstan alınmamış bedel için açılan dava
actions for repayable
ancak taammüden olmayan adam öldürme
second degree murder
ancak takas adasınca ödenebilir
payable only through the clearinghouse
ancak takas odasınca ödenebilir
payable only through the clearinghouse
ancak taşıyıcısına ödenebilir kuponları bulunan tahvil
registered coupon bond
ancak ucu ucuna kurtaran satışlar
marginal sales Noun
ancak uzmanlarca anlaşılabilir
to be comprehensible only to specialists
ancak yetecek kadar
barely Adverb
ancak yeterli
simple
Ancak,
However,
(bilanço) tahakkuk etmiş ancak tahsil edilmemiş faiz
interest earned not collected
... de dahil olmak, ancak bununla sınırlı olmamak üzere
including, without limitation, ... Adverb, Law
... de dahil olmak, ancak bununla sınırlı olmamak üzere
including but not limited to ... Adverb, Law
… da dahil olmak, ancak bununla sınırlı olmamak üzere
including, without limitation, … Adverb, Law
bir temlikin ancak pek uzak bir gelecekte hüküm ifade etmesi
remoteness
borsa üyesi olmayan ancak hisse alım satımıyla uğraşan firma
bucket shop
bunları ancak ucuz fiyattan almayı kabul eder
odd lot
dağıtılacağı açıklanmış ancak henüz ödenmemiş kâr payları
deferred dividends Noun
darkafalı ancak nüfuzu olan şahsiyet
large charge
davacı taraf olan ancak davada kendi menfaati olmayan taraf
nominal plaintiff
den başka; ancak; yalnız
save
inşaatın ancak yarısı bitmiş durumda
in mid construction
kanunen dava hakkı verilen ancak şekli belli olmayan dava
condictio ex lege
mahkeme kararıyla , ancak haksız yapılan idam
judicature murder
olsa olsa ancak orada
if anywhere
rantabilitesi ile kendini ancak kurtaran firma
marginal firm
tahakkuk etmiş ancak tahsil edilmemiş faiz
interest not collected
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Yalnız, sâdece
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.