varış, varma, ulaşma, vasıl olma.
arrival at a conclusion: bir sonuca/hükme ulaşma.
Noun
geliş, gelme, muvasalat.
His arrival was delayed by traffic: Trafik yüzünden gelişi gecikti.
Noun
gelen/gelecek olan kimse/şey.
First arrivals will be first seated: İlk gelenler ilkönce yer alacaklar.
Noun
(vasıtaların) gelişlerini gösteren levha
sevk evrakı eşliğinde gelen poliçe
sevk evrakına ilişik senet
(US) mallar evraklarda belirtildiği şekilde geldiğinde ödenecek olan
(yolcuların) çıkacağı peron
geliş sıralı erişim yolu
Information Technology
(yolcuların beklendiği) geliş yanı
birinin gelişi şerefine ziyafet vermek
Verb
polise bir yere geldiğini bildirmek
Verb
malların yerine sağlam varması şartıyla
gelişinden itibaren bir hafta içinde