assail

Transitive Verb saldırmak, üzerine atılmak, hamle/taarruz /savlet etmek.
The army assailed the town: Ordu şehre taarruz etti.
Transitive Verb hücum/tecavüz etmek, dil uzatmak.
to assail one's opponent with slander: muhalifine iftira yolu
ile hücum etmek.
I was assailed with rude words: Bana kaba sözlerle hücum ettiler.
Transitive Verb azim ve gayretle girişmek, göğüs germek.
He assailed his studies with new determination: Derslerine
yeniden azimle çalışmaya başladı.
He assailed the difficulty with eagerness: Seve seve güçlüğe göğüs gerdi.
Transitive Verb çarpmak, kuşatmak, sarmak, istilâ etmek.
The light assailed his eyes: Işık gözlerine çarptı (gözlerini
kamaştırdı).
His mind was assailed by conflicting arguments: Zihnini zıt düşünceler istilâ etmişti.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

assail someone with insult

birine hakaret yağdırmak Verb

assail someone with questions

birini soru yağmuruna tutmak Verb

English-Turkish phrases from Zargan's own database

English-Turkish