at someone's beck and call

  1. emre/emrine âmâde, her emir ve arzuyu yerine getirmeye hazır.
    He has three secretaries at his beck
    and call: Emrine âmâde 3 kâtibesi var.
    to have somebody at one's beck and call: bir kimseyi parmağında oynatmak/her istediğini yaptırmak.