engine

English-Turkish Translation

  1. Noun, Engineering motor
  2. Noun makine, motor, buhar makinesi, patlamalı motor: ısı erkesini mekanik erkeye çeviren düzen.
    diesel
    engine: dizel motoru.
    car engine: otomobil motoru.
    steam engine: buhar makinesi.
    engine-man: makinist.
    engine-room: (gemi) makine dairesi.
  3. Noun lokomotif.
    engine-pit: lokomotif çukuru.
    engine-shed: lokomotif deposu.
  4. Noun itfaiye arabası.
  5. Noun mekanik düzen.
    engine-turning: makine oymacılığı, makine ile madenler üzerine simetrik şekiller işleme tekniği.
  6. Noun mancınık vb. gibi savaşmaya yarayan düzen.
  7. Noun alet, vasıta araç.
    engines of warfare. engines of torture. terrible engines of horror and crime.
  8. Noun işkence aleti (cendere vb.).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

sit with one's back to the engine
vasıtalarda ters oturmak Verb
aircraft engine
uçak motoru
airplane engine
uçak motoru
automatic engine
regülatörlü motor
automobile engine
otomobil motoru
auxiliary engine
yardımcı makine
auxiliary engine
yedek motor
ballast engine
tarak makinesi
beer engine
bira sifonu/tulumbası.
compound engine
kademeli makine
compression ignition engine
sıkıştırma ateşlemeli motor Noun, Transport
consumption engine
içten yamalı motor
controlled ignition engine
dört zamanlı motor
cut-off engine
stop ettirilmiş motor
dead engine
işlemeyen motor
diesel engine
diesel ile ayni anlama gelir. dizel motoru.
direct action engine
doğrudan bağlı makine
dismantle an engine
bir makineyi demonte etmek Verb
express engine
ekspres treni lokomotifi
external combustion engine
dış yakımlı makine
facing the engine
gidiş istikametinde
fire engine
yangın tulumbası, itfaiye arabası. Noun
four cycle engine
dört zamanlı motor
four stroke diesel engine
dört zamanlı dizel motoru
four stroke engine
dört zamanlı motor
freight engine
(US) yük katarı
gas engine
gaz motoru.
gasoline engine
benzin motoru
goods engine
(Br) yük vagonu lokomotifi
heat engine
ısı motoru: patlamalı motor ve buhar türbini gibi ısı enerjisini mekanik enerjiye çeviren makine. Noun
heavy- duty engine
ağır hizmet motoru
heavy oil engine
ağır yağ motoru
high efficiency engine
yüksek randımanlı motor
high speed engine
yüksek devirli makine
hoising engine
macuna
hoisting engine
maçuna
hoisting engine
vinç
horizontal engine
yatay makine
horizontal engine
yatık makine
horsepower engine
motor gücü
ideal engine
mükemmel makine
idling the engine
motoru rölantide bırakma
ignition of integral combustion engine
içten yanmalı motorun ateşlemesi
in- line engine
silindiri tek hizada motor
injection engine
püskürtmeli motor.
install an engine
bir motoru monte etmek Verb
internal combustine engine
iç yakımlı makine, patlamalı/iç ihtiraklı motor.
internal combustion engine
iç yakmalı makina
internal combustion engine
içten yakmalı makine
internal combustion engine
içten yanmalı motor Noun, Environment-Ecology
ion engine
yükün motoru: enerjisini iyonlaşmış zerrelerin elektrostatik alanda hızlanmasından alan bir tür motor.
jet aircraft engine
jet uçağı motoru
jet engine
jet motoru, tepkili motor.
junketed engine
toplanmış motor
kick of engine
geri tepme
kill an engine
yanlış bir hareketle motoru durdurmak Verb
light engine
tek başına giden lokomotif
make way for the fire engine
itfaiye arabasına yol vermek Verb
marine engine
tekneyi hareket ettirmek için yapılan makineler
motor engine
işletici makine
naturally-aspirated engine
doğal emişli motor Transport
noisy engine
gürültülü çalışan motor
oil engine
yağ motoru
oil engine
ağır yağ motoru
otto cycle engine
dört zamanlı motor
petrol engine
benzin motoru
pilot engine
kılavuz lokomotif. Noun
piston engine
pistonlu makine
plasma engine
plazma motoru: uzay aracında yüksek derecede iyonlaşmış gazları hızlandırarak itme sağlayan motor.
pony engine
küçük lokomotif.
port engine
takma motor
powerful engine
kuvvetli motor
powerful engine
güçlü motor
pulsejet engine
darbe-tepki motoru, darbeli jet motoru: hava alırken açılan, yakıt ateşlenirken kapanan bir valfla donatılmış
tepkili motor.
pulse-jet engine, pulsejet, pulse-jet, pulsojet ile ayni anlama gelir.
Noun
pumping engine
motopomp
pumping engine
tulumba makinesi
punish the engine
bir motoru zorlamak Verb
railway engine
lokomotif
ramjet engine
dinamik basınçlı jet
reaction engine
tepkili motor: ekzosunun tepkimesi ile hareket sağlayan motor. Noun
rocket engine
roket motoru.
rocket, rocket motor ile ayni anlama gelir. Noun
rotary engine
(a) döner devimli motor (türbin, vb.), (b) dönen radyal motor.
search engine
arama motoru Noun, Software
second engine
yardım lokomotifi
silent running of an engine
bir motorun sessiz çalışması
sit facing the engine
gidiş yönüne doğru oturmak Verb
soup up an engine
(US) motoru toplamak Verb
spark-ignition engine
kıvılcım ateşlemeli motor Noun, Transport
special tuned engine
özel ayarlanmış makine
stamp the number of an engine
bir motora numarasını basmak Verb
standing engine
hareket etmeden duran lokomotif
standing engine
işlemeden duran motor
start the engine
motoru çalıştırmak Verb
stationary engine
sabit motor.
steam engine
buhar makinası Noun
steam engine
buhar makinesi
steam engine
istim makinesi
switch engine
manevra lokomotifi. Noun
switching engine
manevra lokomotifi
tank engine
tenderli lokomotif
to soup up an engine
motoru toplamak Verb
traction engine
cer makinesi, lokomotif, traktör, çekme motoru.
diesel-electric traction: dizel-elektrikli çekme.

diesel traction: dizel lokomotifi ile çekme.
electric traction: elektrikle cer/çekme.
steam traction: buharlı lokomotifle çekme.
triple - expansion engine
üç genişlemeli makine.
trunk engine
kovan pistonlu buhar makinesi.
turbojet engine
turbojet ile ayni anlama gelir. turbojet, tepkili türbin.
turbo-propeller engine
türbinli pervane motoru.
propjet engine, turboprop, turboprop engine ile ayni anlama gelir. Noun
two-stroke engine
iki vuruşlu motor
vapour engine
buhar makinesi
V-type engine
V-silindirli motor. Automobiles
Wankel engine
Wankel motoru: piston yerine bir hücrede dönen üçgensel rotor kullanan iç yakımlı motor. Noun
engine block
motor bloğu Transport
engine block assembly
motor gövde takımı
engine bonnet
makine kapağı
engine bonnet
motor kapağı
engine breakdown
motor arızası
engine breakdown
makine arızası
engine builder
makine yapımcısı
engine building
makine yapma
engine building
makine üretimi
engine capacity
motor silindir hacmi
engine capacity
makine takatı
engine capacity
motor hacmi Noun, Transport
engine capacity
makine gücü
engine company
(US) yangın söndürme kolu
engine company
itfaiye
engine driven
makine güdümlü
engine driven
motorla çalışan
engine driver
lokomotif makinisti.
engine failure
motor arızası
engine fitter
makine ustası Noun
engine fitter
makine montörü
engine hood
motor kaputu Transport
engine house
kuvvet merkezi
engine house
makine dairesi
engine house
motor dairesi
engine life
makinenin ömrü
engine officer
teknik subay
engine oil
makine yağı
engine oil
motor yağı Noun, Transport
engine operator
makinist
engine output
makine verimi
engine overhauling
motorun revizyonu
engine power
motor gücü Noun, Transport
engine room
makine dairesi Maritime Traffic
engine room
makina dairesi
engine serial number
motor seri numarası
engine shaft
makine mili
engine shaft
tulumba çukuru
engine speed
motor devri Noun, Transport
engine trouble
makine arızası
engine trouble
makine bilgisi makine bozukluğu
engine tune-up
motor revizyonu
engine tune-up
motor ayarı
engine worker
motor işçisi
engine works
motor fabrikası Noun
airplane engine plant
uçak motoru fabrikası Noun
be held in port with engine troubles
makine arızası yüzünden liman da mahsur kalmak Verb
be held up in port with engine troubles
makine arızası yüzünden limanda mahsur kalmak Verb
landing with engine on
gazla inmek (motor çalışırken inmek Verb
landing with engine out
gaz kapalı inmek (motor durmuş olarak inmek Verb
overhaul the engine of a car
bir otomobil motorunun revizyonunu yapmak Verb
practical mechanics engine breakdown
makine bilgisi makine bozukluğu
search engine advertising
arama motoru reklamcılığı Noun, Advertising
search engine marketing
arama motoru bazlı pazarlama Noun, Advertising
search engine optimization
arama motoru optimizasyonu Noun, Software
search engine results page (SERP)
arama motoru sonuç sayfası Noun, Software
set an engine going
bir makineyi çalıştırmak Verb
set an engine going
makineyi çalıştırmak Verb
shut off the engine of an automobile
kontak kapatmak Verb
vent in an engine room or hold
manika
work the engine at half power
motoru yarım güçle çalıştırmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

engine knocking
motor vuruntusu Noun, Transport
Turkish-English phrases from Zargan's own database