Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
pickle
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Noun, Food-Kitchen
turşu
hıyar turşusu.
turşu, salamura.
(bkz:
brine
), (bkz:
marinade
).
Metallurgy
(pas) temizleme eriyiği: madenlerin yüzeyindeki pas vb.'yi temizlemek için daldırıldıkları asitli vb. su.
musibet, bela, varta, sıkıntılı/güç durum, kirli ve karmakarışık şey.
I could see no way out of the
pickle I was in.
to be in a nice/sorry pickle
: zor/sıkıntılı durumda olmak, üstü başı kirli ve karmakarışık olmak.
afacan, haşarı, yaramazlık yapan/kırıp döken çocuk.
You little pickle
! Seni afacan seni!
(bkz:
grain
), (bkz:
kernel
).
az/cüz'î miktar.
turşu(sunu) kurmak, salamura yapmak, tuzlamak.
to pickle beets
: pancar turşusu kurmak.
(tahta eşyayı ağartarak) antika görünüşü vermek.
(asitle/kimyasal eriyiklerle) temizlemek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
be in a pickle
sıkıntıda olmak
Verb
dill pickle
dill
ile ayni anlama gelir. dereotlu hıyar turşusu.
sad (sorrow) pickle
müşkül durum
pickle something in brine
tuzlamak
Verb
have a rod in pickle for someone
bir kimseyi cezalandırmayı tasarlamak, bir kimsenin hoşlanmayacağı şeyler plânlamak, birisi için kızılcık sopası hazırlamak.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.