balanced

  1. Adjective dengeli, muvazeneli.
    to be well balanced: dengeli olmak, denk gelmek, dengesi/muvazenesi yerinde
    olmak.
    balanced diet: dengeli/sağlıklı beslenme.
    to have ill-balanced mind: aklî dengesi bozuk olmak, aklı başında olmamak.
    to have well-balanced mind: aklı başında olmak.
  2. Adjective denk.
    balanced budget: denk bütçe.
dengesiz
dengeli
kapatılmış hesap
denkleştirilmiş hesap
denkleştirilmiş toplam
denk bütçe Noun, Economics
denk bütçe çarpanı
aynı miktarda vergilendirme değişikliği ile dengelenmiş olan kamu harcamalarındaki değişikliğin milli gelire etkisi
dengeli gelişme
dengeli kalkınma
dengeli gelişim
muvazene halindeki ekonomi
dengeli ekonomi
dengelenmiş hata
muvazeneli kalkınma
dengeli büyüme
dengeli ekonomik gelişme
dengeli iktisadi gelişme
sigortacının mali dengesini iyi seçim ve reasürans yoluyla koruyacak şekilde düzenlenmiş işlerinin tamamı
dengeli portföy
dengelenmiş aktif portföyü
aktiflerin dengeli portföyü
dengeli puan tablosu Noun
dengeli ticaret
dönemsel bütçeleme kuramı
dengeli beslenmek Verb, Medicine