kafası yerinde olmamak Verb
(a) sağa sola koşuşmak, uzun süre ayakta kalmaktan yorulmak.
I'm on my legs all day: Bütün gün
ayaktayım/koşuşup duruyorum/bütün gün dur otur yok. (b) (hastalıktan sonra) ayağa kalkmak, yataktan kalkıp dolaşmak.
kendi hesabına çalışmak Verb
rakipleri arkada bırakmak Verb
rakip bileri arkada bırakmak Verb
zamanının ilerisinde olmak Verb
zamanınin ilerisinde olmak Verb
menfaatlerine sahip çıkmak Verb
öldürülmekten korkmak Verb
formunda olmak Verb
aklı başından gitmek Verb
şaşırıp kalmak Verb
misafirlerini ağırlamak Verb
kirası birikmiş olmak Verb
borçlarını ödemede gecikmek Verb
programda gecikmek Verb
işinde geri geri kalmış olmak Verb
işini yetiştirememek Verb
ödemelerinde geç kalmak Verb
kirasını zamanında ödememek Verb
işini gününe yetiştirememek Verb
insanın idrakinin ötesinde olmak Verb
bütçesi müsaade etmemek Verb
birinin kavrayışı ötesinde olmak Verb
suda boyunu geçmek Verb
zamanından önce doğmuş olmak Verb
yaptığı teklife bağlı kalmak Verb
söz üyle yükümlülük altına girmek Verb
sözüyle yükümlülük altına girmek Verb
heyecana kapılmak, dalga vb. ile sürüklenmek.
dalga ile vb sürüklenmek Verb
masasından bir türlü kalkamamak Verb
oda hapsine girmek Verb
dostlarına bağlı kalmak Verb
yemeklerini seçmek Verb
ayakta uyumak Verb
kitaba dalmış olmak Verb
saptırılmak Verb
aklını yitirmek Verb
görevini ihmal etmek Verb
kendini çocuklarına vakfetmek Verb
işinde gayretli ve çalışkan olmak Verb
işinden kovulmak Verb
zor ayakta durmak Verb
talihi yaver gitmemek Verb
şansı iyi gitmemek Verb
müşkül durumda olmak Verb
alacaklıların istilasına uğramak Verb
zihni müsterih olmak Verb
işinde ehil olmak Verb
çok teşekkür etmek Verb
kendini tamamıyla işine vermiş olmak Verb
kendi fikir inde serbest olmak Verb
kendi fikrinde serbest olmak Verb
görevlerini tam olarak yerine getirmek Verb
ödemelerini zamanında yapmak Verb
sadaka vermede cömert olmak Verb
görevlerini yerine getirmez olmak Verb
kocasını aldatmak Verb
eşini aldatmak Verb
sözünde durmamak Verb
yediği içtiğinde çok titiz olmak Verb
faal olmamak Verb
parasını dilediği gibi harcamak Verb
hafızasında hâlâ taze olmak Verb
ölmek, atalarının arasına karışmak.
parasını cömertçe harcamak Verb
gururuna dokunmak Verb
işine kendini vermiş olmak Verb
düşünmeden içinden geldiği gibi davranmak Verb
(Br) bitirme sınavına girmek Verb
bunamış olmak Verb
hal ve durumundan memnun olmak Verb
reşit olmamak Verb
küçük olmak Verb
aklı başında olmak Verb
(bir kimsenin) gözünden düşmek, güvenini/itimadını kaybetmek.
If you continue in this fashion, you
will be in my black book: Böyle devam edersen gözümden düşersin.
görevini ihmal etmek Verb
ana-babasına bağımlı olmamak Verb
sadece kendi işi ile uğraşmak Verb
sadece kendi işi ile uğraşmak Verb
işinde titiz olmak Verb
nemalandırılmak Verb, Banking
ihmalci davranmak Verb
bir başına bırakılmak Verb
yaptığı harcamalardan sorumlu tutulmak Verb
yaptığı harcamalardan sorumlu tutulmak Verb
borçluları tarafından kovuşturulmaya uğramak Verb
hayranlığını saklamamak Verb
şikâyetlerini saklamamak Verb
partisine bağlı olmak Verb
partisine bağlı olmak Verb
zamanını dilediği gibi kullanmak Verb
kafayı bulmuş olmak Verb
birinin taleplerinde ılımlı olmak Verb
başarılarıyla fazla övünmemek Verb
isteklerinde alçakgönüllü olmak Verb
fazla şey istememek Verb
bir ayağı çukurda olmak Verb
bir ayağı çukurda olmak Verb
üstüne başına dikkat etmemek Verb
menfaatini korumamak Verb
gözetme görevinde titiz davranmamak Verb
işini ihmal etmek Verb
görevlerini ihmal etmek Verb
iştahı olmamak Verb
hiç iştahı olmamak Verb
formunda olmamak Verb
gafil avlanmak Verb
kendini formunda hissetmemek Verb
iştahını yitirmek, iştahı kaçmak, canı yemek istememek.
(a) durmadan taciz/bizar etmek, illâllah dedirtmek,
k.d. tepesine binmek, başının etini yemek.

His wife is always on his back if he comes home late: Eve geç gelirse karısı başının etini yer. (b) arka üstü/hasta yatmak.
ölüm döşeğinde olmak Verb
(a) ayakta durmak/kalmak, yürümek, taban tepmek.
I'm on my feet all day long. (b) iyileşmek, (hastalıktan)
iyileşip ayağa kalkmak.
This medicine will soon have you on your feet again. (c) (konuşmak üzere) ayağa kalkmak.
No sooner had the question been put than he was on his feet to reply.
tetikte durmak Verb
yüksekten bakmak Verb
burnu büyük olmak Verb
bir şey söylemek üzere ayağa kalkmak Verb
bir şey söylemek üzere ayaka kalkmak Verb
izin zni ne çıkmış olmak Verb
tatilde olmak Verb
(konuşmacı) ayakta konuşmak Verb
ayakta konuşmak Verb
yeminle bağlı olmak Verb
kendi başına yapmak Verb
dönüş yolculuğunda olmak Verb
iş turnesinde olmak Verb
mesleğinde yükselmekte olmak Verb
(a) mes'uliyetini müdrik olmak, hareketlerinin sorumluluğunu kabul etmek, (b) sözünün eri olmak, vaadini
tutmak.
He was on his honor not to divulge the secret.
upon my honor: şerefim/namusum üzerine.
ailesinin tek desteği olmak Verb
azimle girişmek, var gücüyle uğraşmak.
kendi kendinin düşmanı olmak Verb
bağımsız, özgür/müstakil olmak, kendi kendini yönetebilmek, dilediğince hareket edebilmek, kendi başına buyruk olmak.
kendi kendinin efendisi olmak Verb
sırası gelmiş olmak Verb
hesabı ödeme sırası kendine gelmiş olmak Verb
hesabında yanılmak Verb
hesabında yanılmak Verb
hesabında yanılmış olmak Verb
hesabında yanılmak Verb
hesabında yanılmış olmak Verb
huzursuz olmak Verb
çıraklık eğitimini tamamlamış olmak Verb
çıldırmak Verb
deli olmak Verb
hesabında yanılmak Verb
aklı başından gitmiş olmak Verb
işini kaybetmek Verb
görevleri gereği olmak Verb
giyim kuşamına titizlik göstermek Verb
antlaşmaya taraf olmak Verb, International Law
giysisi içinde tuhaf durmak Verb
çok özür dilemek Verb
çok övmek Verb
ödemelerini vaktinde yapmak Verb
teslim ve ödeme yükümlülüklerine bağlı kalmak Verb
dört ayak olmak Verb
tahmininde haklı olmak Verb
his ssilerine kapılmak Verb
birine çıraklık yapmak Verb
işi elinden alınmak Verb
ödemelerini geç yapmak Verb
(US) rezervlerinde açık olmak Verb
mesleğinde ehil olmak Verb
mesleğinde becerikli olmak Verb
görevinıağır yapmak Verb
isterse birinin olmak Verb
isterse alabilmek Verb
ilkelerine bağlı kalmak Verb
rolünü iyi ezberlemiş olmak Verb
duygularına kapılmak Verb
duygularına kapılmak Verb
işini mükemmel yapmak Verb
işinımükemmel yapmak Verb
işini tam yapmak Verb
çıraklık dönemini tamamlamış olmak Verb
artık hiç şansı kalmamış olmak Verb
birinin lehine olmak Verb
birine yaramak Verb
birinin işine yaramak Verb
birinin işine gelmek Verb
sözünün eri olmak Verb
geleceğini umursamamak Verb
sağlığı hususunda endişeli olmak Verb
huzursuz olmak Verb
işinin ehli olmamak Verb
canla başla çalışmak Verb
uzmanlık alanı içinde olmak Verb
işini başaracak nitelikte olmak Verb
işinıbaşaracak nitelikte olmak Verb
birinin hilesini keşfetmek Verb
bütün nişanlarını takmış olmak Verb
ekmeğini hak etmek Verb
helal olmak Verb
hayat hikâyesini yazmak Verb
aleyhisselam Noun, Religion-Faith
davranışlarını yaşına uydurmak, yaşına göre hareket etmek, makul olmak.
sıfırı tüketmek, (paraca) büyük sıkıntıda olmak.
I'm on my beam-ends : Sıfırı tükettim/büyük sıkıntı içindeyim.
haddini aşmak Verb