bead

  1. Noun, Textile Industry boncuk
  2. boncuk, tane (tespih).
  3. küre veya silindir biçiminde herhangi ufak cisim.
  4. hava kabarcığı, habbe.
  5. sıvı damlası.
    beads of blood/sweat.
  6. (tüfekte) arpacık.
  7. Architecture boncuk dizisini andıran çıta.
  8. Chemistry bir cisimden alınan küçük bir parçayı aleve tutup tahlil etmek için platin tel ucuna konulan boraks veya sıvı.
  9. potada ergitilip arıtılmış maden (altın, gümüş vb.).
  10. otomobil lastiğinin janta sıkı sıkıya değen çeperi.
  11. Electronics koaksiyal kablonun merkez iletkenine destek olan disk.
  12. gerdanlık takmak, kolye/gerdanlık ile süslemek.
  13. boncuk dizmek, boncuklarla süslemek.
  14. boncuklanmak, boncuk boncuk olmak, kabarcıklar peyda etmek.
    perspiration beading on his forehead: alnında boncuklanan ter.
tespih Noun, Religion-Faith
tesbih Noun, Religion-Faith
mavi boncuk
nazarlık Noun
nazar boncuğu Noun
cam boncuk
tespih Noun, Religion-Faith
yanyana dizili boncuk ve disk şeklinde mimari süs.
bead and reel
yanyana dizili boncuk ve disk şeklinde mimari süs.
boncuklu perde: ipe dizili boncukları asarak yapılan perde.
bead (7). Noun

pearl molding ile ayni anlama gelir. inci dizisi şeklinde mimari süs. Noun
boncuklu sarmaşık
(Nertera granadensis): Yeni Zelanda ve G. Amerikada yetişen, şeffaf-turuncu
meyveli, kalımlı bir tırmanıcı bitki.
Noun
tespih ağacı. Noun
lastik teli Noun, Transport
zıh
iyice nişan almak.
He drew a bead on the animal and fired.