bearing

  1. Maritime Traffic kerteriz
  2. Noun hal, tavır, utum, davranış, duruş.
    a man of dignified bearing: vakur/ağırbaşlı adam.
    modest
    bearing: mütevazi davranış.
    majestic bearing: şahane tavır.
    soldierly bearing: askerce tavır.
    upright/proud bearing: dimdik, mağrur duruş.
  3. Noun ürün/mahsul verme.
    to be in full bearing: (ağaç) tam ürün verme çağında olmak.
    In a few years
    that young apple tree will be in full bearing.
  4. Noun ürün, mahsul.
  5. Noun dayanma, tahammül.
    beyond (all) bearing: dayanılmaz, tahammül edilmez.
    Your rudeness is beyond/past all bearing.
  6. Noun
    bearing on: ilgi, ilişki, münasebet, alâka.
    It has some bearing on the problem: Soru ile
    az çok ilgilidir.
    What you have said has no bearing on the subject under consideration.
  7. Noun, Architecture destek (noktası), mesnet, dayanak.
    bearing plate: dayanma/istinat levhası: ağırlığı dağıtmak için
    sütun veya payanda altına konulan levha.
    to take its bearing on something: bir şeye dayanmak/istinat etmek.
  8. Noun, Machines yatak, mil yatağı.
    ball bearing: bilyeli yatak, rulman.
    bearing block: yatak gövdesi.
    bearing
    body: yatak gövdesi.
    bearing bronze: yatak madeni: bakır, kalay, kurşun ve çinko alaşımı.
    bearing lubrication: yatağın yağlanması.
  9. Noun hakikî manyetik kuzey-güney doğrultusu ile yapılan açı.
  10. Noun anlam, kavram, manâ, şümul.
    I had not understand the bearing of his words: Sözlerinin manasını
    anlamadım.
    to examine a question in all its bearings: soruyu her yönü/bütün şümulü ile (etraflı olarak) incelemek.
faiz getiren, faizli Adjective, Banking
faiz getirmeyen, faiz getirisi olmayan, faizsiz Adjective, Banking
faiz getirmeyen hesap, faizsiz Noun, Banking
yolunu bulmak Verb
çekme taşıma kapasitesi davranışı, çekme taşıma davranışı Noun, Mechanics
dingil yatağı
bilyeli yatak. Noun
bilye. Noun
bilyalı yatak
tahammül edilemiyecek nitelikte olmak Verb
biyel yatağı
birinin aklını başına getirmek Verb
kâm mili yatağı
doğum yapma
çocuk doğurma
debriyaj baskı yatağı
debriyaj baskı yatağı
konik yatak
bilyalı yatak
biyel yatağı
çapraz kerteriz
radyo dalgalarıyla alınan kerteriz
sabit gelir getiren
sabit faiz getiren
sabit faiz getiren
semereli
faiz getiren
dip (muylu) yatağı
dingil yatağı
mil yatağı
yatak kovanı
ana yatak
faiz getirmeyen
(bitki) yağ veren
petrollü
piston yatağı
biyel yatağı
muylu yatağı
mil yatağı
radyo kılavuz dalgası Noun
makaralı yatak.
mil yatağı
şaft yatağı
bilyalı yatak
muylu yatağı
kerteriz almak Verb
debriyaj baskı yatağı
bilyalı yatak
muylu yatağı
yüzde beş getirir
hatıl
rulman yatağı
taşıma kapasitesi, taşıma gücü Noun, Construction
semt pusulası
kerteriz pusulası
... tarihli
tarihli
tarihli
yön bulma
unutmayarak
'i göz önünde tutarak
faiz getirir
tarihsiz
çocuk doğurma
silah taşıma
bir sorunla ilgisi olmak Verb
dayak
(mobilyalarda) kızak çıtası: çekmecelerin üzerinde kaydığı çıta. Noun
checkrein Noun
şaft bileziği
rulman yatağı
taşıyıcı duvar
ana duvar
eksenel kazık taşıma kapasitesi Noun, Construction
bilyalı rulman çemberi
dava ile ilgilisi olan delil
dava ile ilgisi olan delil
sabit faizli menkul değerler Noun
ilgisi olmak Verb
konuyla ilgisi olmamak Verb
nasılsın ? idare ediyorum
faiz getiren sermaye
faiz getiren alacak
faiz getiren mevduat
faiz getiren yatırım
faizli menkul değerler Noun
faiz getiren menkul kıymetler Noun
yüzde 10 faiz getiren kredi
yüzde 10 faiz getiren kredi
faiz getirmeyen menkul kıymetler Noun
faizsiz borç senedi
kerteriz noktası Noun
debriyaj baskı yatağı
nihai taşıma gücü Noun, Construction