bedevil

  1. Transitive Verb işkence etmek, eziyet/eza/cefa vermek, taciz/tedirgin/bizar etmek, azap/ıstırap çektirmek.
  2. Transitive Verb büyülemek.
  3. Transitive Verb şaşırtmak, karıştırmak, bozmak, ifsat etmek.
    The difficult question has been bedeviling me for some time.
  4. Transitive Verb engellemek, kösteklemek, engel/zorluk/müşkülât çıkarmak, sürekli müşkülâta/akamete uğratmak, çalışamaz
    hale getirmek.
    An office bedeviled by electrical power failures.