TR

moon

English-Turkish

Terms/Phrases

English-Turkish Translation

Ay, kamer, mah.
Phases of the moon: Ayın evreleri/safhaları.
full moon: dolunay, bedir,
mehtap.
half moon: yarım ay.
new moon: yeni ay, hilâl.
first/last quarter: birinci/ikinci dördün/ terbi.
waxing/waning crescent: (ilk/son) hilâl.
There was a full moon that night: O gece mehtap vardı.
by the light of the moon: ay ışığında.
ask/cry for the moon: olmayacak şey istemek.
the man in the moon: (a) Aydede, (b) bu dünyadan çok uzak yaşayan muhayyel kimse.
I know no more about it than the man in the moon: Ne bileyim? Nereden bileyim? Hiç bilgim yok.
Once in a blue moon: Ayda yılda bir; kırk yılda bir; bayramdan bayrama; pek seyrek.
over the moon: çok mutlu, sevinçten uçuyor, etekleri zil çalıyor.
She's over the moon about her new baby: Yeni bebeğinin üstüne deli divane oluyor.
promise someone the moon: olmayacak şey va'detmek.
to reach for the moon: olmayacak işe girişmek.
(bkz: month ).

many moons ago: aylarca önce.
uydu, peyk. the moon of the Jupiter.
yuvarlak veya hilâl biçiminde nesne.
ay ışığı.
(bkz: lunule ).
dalgın dalgın bakınmak/gezinmek/dolaşmak.
hülyalara dalmak.
boş vakit geçirmek, vaktini boşa harcamak.
to moon the afternoon away.
bir kimseye/bir şeye hülyalı gözlerle bakmak.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

English Turkish Phrases

bark at the moon

boşuna nefes tüketmek, akıntıya kürek çekmek.
Telling him that he's misinformed is just barking at

the moon: Ona yanlış haber verildiğini söylemek boşuna nefes tüketmekten başka bir şey değildir.

bay at the moon

sızlanmak, biteviye yakınmak, boş yere halinden şikâyet etmek.

çok uzun zaman.
in a blue moon: senelerdir, çok uzun zamandan beri.
I haven't seen him in a

blue moon.
once in a blue moon: nadiren, kırk yılda bir.

Noun

cast beyond the moon

olmayacak hayaller kurmak Verb

hilal

cry for the moon

olmayacak şeyi istemek Verb

cry for the moon

olmayacak şey istemek Verb

eclipse of the moon

ay tutulması Noun, Astronomy

dolunay, mehtap, bedir. Noun

dolunay süresi, mehtaplı geceler.
There's a good deal of light in the sky at full moon. Noun

yarımay

yarım ay biçiminde herhangi bir şey

yarım ay

hasat dolunayı: güz gündönümüne en yakın dolunay/mehtap.

avcı mehtabı: hasat mevsimini izleyen mehtap.

in the wane of the moon

ayın on beşinden sonra ayın küçülmesi

paraselene Noun

yeni ay, hilâl, ayça. Noun

ayın ilk hilâl şeklinde görüldüğü zaman. Noun

küçülen ay

once in a blue moon

binde bir

once in a blue moon

kırk yılda bir

aşırı mutlu

(ödenmeyen kiraya karşı haczedilir korkusu ile) eşyasını gece kaçırmak

To think that man should go to the moon

! İnsanoğlunun aya gideceği kimin aklına gelirdi?
To think that he was once rich! Onun vaktiyle

zengin olduğuna bin şahit gerek.

Transformers: Dark of the Moon

Transformers: Ayın Karanlık Yüzü Noun, Cinema

Transformers: Dark of the Moon

Transformers: Ay'ın Karanlık Yüzü Proper Name, Cinema

moon about/around

üzgün ve gayesiz dolaşmak.

gayesiz/boş vakit geçirmek.

ay ışığı

ay çizmesi

soğuk havalarda giyilen kapitone çizme

aptal

toparlak surat

aurelia ile ayni anlama gelir. yuvarlak deniz anası.

aya iniş

ay ışığı

mehtap

ayışığıyla aydınlatılmış

ayın doğuşu

aydan alınmış kaya örneği

ay manzarası

ayın batışı

deniz salyangozu
(Naticidae). Noun

kaçak içki

saçma söz

Aya uzay aracı fırlatma. Noun

Ay-aracı, Aya fırlatılan uzay aracı. Noun

uzay gemisinin ay yolculuğu

uzay gemisinin aya yolculuğu

ay taşı

deli

çılgın

arı otu.

ay da yürüyüş

ayda yürüyüş

promise someone the moon and stars

birine olmayacak şey vaat etmek Verb

English-Turkish phrases from Zargan's own database