blessed

  1. Adjective kutsal, mukaddes, mübarek.
    the blessed = blest Virgin: Meryem Ana.
    every blessed = blest day:
    Allahın günü, her gün.
    every blessed = blest evening: her akşam.
  2. Adjective tapınılacak, tapılmaya değer.
    blessed = blest be God: Allaha şükür!
  3. Adjective mutlu, mes'ut, bahtiyar, büyük bir saadete erişmiş.
    blessed = blest event
    : k.d. mutlu
    olay, doğum.
    to be blessed = blest with … : … nimetine erişmek/mazhar olmak, … mazhariyetine ulaşmak.
    to be blessed = blest with a strong healthy body: sağlam ve sağlıklı olmak mutluluğuna erişmek.
  4. Adjective halinden memnun, gönlü ferah.
    blessed = blest are the poor in spirit: Fakir, manen halinden memnundur.

    blessed = blest my stars that: Çok şükür/hamdulsun ki.
  5. Adjective (Katolik kilisesinde) takdis edilmiş.
  6. Adjective mutluluk/saadet/huzur/güven verici.
    the blessed = blest assurance of a steady income: emin ve
    sabit bir gelirin sağladığı güven ve huzur.
  7. Adjective lânetli, kahrolası.
    I'm blessed = blest if I know: Biliyorsam kahrolayım/Allah kahretsin ki bilmiyorum/Vallahi
    bilmiyorum.
    What a blessed = blest nuisance: Ne can sıkıcı/lânet şey!
  8. sarıdiken
    (Cnicus benedictus): deve dikenine benzer, sarı renkte büyük top çiçekler açan bir bitki.
  9. kutsallık, mutluluk, mes'utluk, bahtiyarlık.
devedikeni Noun, Botany
peygamber dikeni
(Carduus benedictus).
şevketibostan Noun, Plant Species
şevket-i bostan Noun, Plant Species
benediction ile ayni anlama gelir. Katolik kiliselerinde dua ve takdis töreni.