denizde bir damla su, çok az/cüz'î miktar.
The amount being spent on basic research is a drop in the bucket.
yangın için su kovası
Noun
oturak, lâzımlık, helâ kovası.
Noun
buz kovası
Noun, Food-Kitchen
ölmek, nalları dikmek, cartayı çekmek.
vakum kazık
Noun, Construction
nalları dikmek (argo)
Verb
kovalarla yangın söndürme ekibi.
Noun
ivedi durumlarda birlikte hareket etmek üzere örgütlenmiş grup.
Noun
işe ciddi bir şekilde sarılmak
Verb
çanak koltuk: öne katlanabilen tek kişilik otomobil koltuğu.
Noun
hile ile müşterilerinin sırtından kâr sağlayan borsa komisyoncusu/bürosu.
Noun, Public Finance
(sürahi veya kovalarla) açık içki satan meyhane.
Noun
dolandırıcı borsa simsarı