come home to

  1. (a) farkına varılmak, idrak edilmek, anlaşılmak, (b)
    argo kafasına dank etmek. (c)
    chickens
    come home to roost
    k.d. insan (yaptığı fenalığın vb.) cezasını/ecrini çeker/ettiğini bulur.
    Her selfishness will come home to roost some day: Günün birinde bencilliğinin cezasını çekecek.
  2. (a) çok etkilemek, (b) farkına varmak.
    At last it's come home to me how much I love parents.
(eylem) geri tepmek, kendi başına patlamak, ettiğini bulmak.
Evil deeds come home to roost: İnsan ettiğini bulur.
(bir kimse) ettiğini bulur, lâyık olduğu cezaya ergeç çarpılır.
His chickens finally came home to
roost: Sonunda ettiğini (lâyık olduğu cezayı) buldu.
His cruelty will come home to roost some day: Günün birinde ettiği zulümlerin cezasını çekecek.