conviction

English-Turkish Translation

  1. Noun, Law mahkumiyet
  2. Noun kanaat
  3. Noun, Law mahkumiyet kararı
  4. Noun mahkûmluk, mahkûmiyet, mahkûm etme/olma, suçlu bul(un)ma.
    This was his 3rd conviction. He received
    a conviction for petty theft.
    The conviction was overturned on appeal: Temyiz mahkûmiyet kararını bozdu.
  5. Noun inanç, kanaat, inanış, inanma, itminan.
    It is my conviction that … : Şuna inanıyorum/kaniyim ki
    …
    deep/firm/full/strong conviction: derin/sağlam/tam/kuvvetli kanaat.
    to speak with conviction: inanarak konuşmak.
  6. Noun inandırıcılık, ikna yeteneği, kesinlik, kat'iyet.
    The audience was swayed by the speaker's conviction.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

act up to one's conviction
kendi kanaatine göre davranmak Verb
convict
mahkum Noun, Law
have the courage of one's conviction
davranışlarını inançlarına uydurmaya cesaret etmek Verb
live up to one's conviction
inançlarına göre yaşamak Verb
abiding conviction
davanın tam incelenmesi sonucu varılan kesin kanı
absolute conviction
iman
affirm something with conviction
kalıbını basmak Verb
appeal against conviction
bir şahsın suçluluğuna hükmetmiş küçük derecedeki bir mahkemenin kararını değiştirmesi için daha yüksek bir mahkemeye başvurma
appeal against conviction
bir şahsın suçluluğuna hükmetmiş küçük derecedeki bir mahkemenin kararının
be open to conviction
inanıp inanmamada serbest olmak Verb
be open to conviction
ikna edilebilir olmak Verb
be prosecuted to conviction
hükmü giymesi katileşmiş olmak Verb
bear the mark of a strong conviction
iyice kanaat getirmiş görünmek Verb
carry a conviction
hüküm giymek, mahkûm/sabıkalı olmak.
carry conviction
inandırıcı olmak Verb
first conviction
ilk mahkûmiyet
former conviction
eski mahkûmiyet
his explanation lacks conviction
inandırıcı olmadı
moral conviction
manevi inanç
not to carry much conviction
pek inandırıcı olmamak Verb
one who has religious conviction
itikatlı
past conviction
eski mahkumiyet Noun
personal conviction
vicdani kanaat Noun, Law
political conviction
siyasi kanaat
previous conviction
önceki mahkûmiyet
quash a conviction
bir mahkûmiyet kararını bozmak Verb
quash a conviction
mahkûmiyeti bozmak Verb
record of conviction
sabıka kaydı Noun, Criminal Law
record of conviction
sabıka
record of conviction
adli sicil kaydı Noun, Criminal Law
religious conviction
dini akide
summary conviction
jürisiz yapılan muhakeme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı
summary conviction
jürisiz yapılan muhakeme sonunca verilen mahkumiyet kararı
uphold a conviction
mahkûmiyeti bozmak Verb
uphold a conviction
bir mahkûmiyeti tasdik etmek Verb
conviction of the accused
sanığın mahkûmiyeti
English-Turkish phrases from Zargan's own database