crossing

English-Turkish Translation

  1. Noun, Maritime Traffic geçiş
  2. Noun geçiş, karşıya geçme, kavşak, yol ayrımı, dörtyol ağzı.
  3. Noun geçit, nehir veya yolun bir tarafından öbürüne geçişe elverişli yeri.
  4. Noun karşı koyma, angelleme, muhalefet, zıt gitme.
  5. Noun, Railways aynı düzeyde rayların çaprazlama kesişmesi.
  6. Noun melez yetiştirme, melez soy üretme.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

a crossing
(US) hemzemin geçit
aerial crossing
hava hat makası Noun
air crossing
hava köprüsü
at-grade crossing
hemzemin geçit Noun, Transport
border crossing
sınır eyaleti
border crossing
sınır geçme
border crossing
sınır kapısı Noun
border crossing
sınır geçişi Noun
boundary crossing
sınır geçiş yeri
boundary crossing
sınırı geçme
channel crossing
Manş Denizi'ni geçme
controlled crossing
kontrollü geçiş
controlled crossing
kavşakta trafik kontrol lu geçiş
controlled crossing
kontrollu geçiş
controlled crossing
kavşakta trafik kontrollü geçiş
cross the street in security at a pedestrian crossing
yaya geçidinden güvenle karşıya geçmek Verb
farm crossing
çiftliği kateden hemzemin geçit
floor crossing
(Br) muhalefet partisine geçiş
frontier crossing
(AT) sınır geçme
general crossing
(çek) belli bir bankanın talimatı olmama
grade crossing
düz geçit
grade crossing
(US) hemzemin geçit
have a smooth crossing
(Manş Denizi) fırtınasız deniz yolculuğu yapmak Verb
highway crossing
yol kavşağı
highway crossing
yol geçişi
illegal border crossing
yasadışı sınır giriş/çıkış Noun, Law
level crossing
hemzemin geçit
level crossing
düzgeçit, aynı düzeyde demiryolu geçidi. Noun
not negotiable crossing
(çek) sadece banka hesabına geçirilmek üzere üstü çizilmiş çek
panda crossing
yaya geçidi
pedestrian crossing
yaya geçidi
pelican crossing
trafik ışıkları yayalar tarafından harekete geçirilebilen yaya geçidi
railroad crossing
demiryolu üstgeçidi
railway crossing
düz geçit
railway crossing
demiryolu üstgeçidi
railway level crossing
demiryolu hemzemin geçidi
railway level crossing
düz geçit
right of way boundry crossing
geçiş üstünlüğü geçiş yeri
rough crossing
fırtınalı deniz yolculuğu yapma
rough crossing
fırtınalı deniz yolculuğu
special crossing
özel çizgili çek (çizgiler arasına banka adı yazılı çek
special crossing
(çek) bankaya özel talimat amacıyla çek üzerine çizgi çizme
stormy crossing
fırtınalı deniz yolculuğu
street crossing
dörtyol
street crossing
sokakta karşıya geçme
subway crossing
alt geçit
underground crossing
yeraltı geçidi
zebra crossing
yaya geçidi, çizgilerle işaretli geçit. Noun
crossing gate
hemzemin geçit üzerindeki geçiş kapısı
crossing keeper
hemzemin geçit bekçisi
crossing light
bir lamba belli bir yeri tararken gölgede bıraktığı yeri başka bir lambanın aydınlatması
crossing of the frontier
sınırı geçme
crossing out
karalama
crossing patch
somurtkan adam
crossing point
geçiş yeri
crossing point
geçiş noktası Noun
crossing the Ecuador line
ekvator'dan geçme
crossing the line
bir geminin Ekvator'dan geçtiği sırada yapılan tören
crossing the line
Ekvator'dan geçme
crossing the road
yolun karşısına geçme
crossing with gates
engelli hemzemin geçit
frontier crossing costs
(AT) sınır geçme masrafları Noun
frontier- crossing worker
sınır geçen işçi
general crossing (check (cheque)
(US) Br genel çizgili çek
pedestrian crossing light
yaya geçidi ışığı
swap horses while crossing the river
dere geçerken at değiştirmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database