custody

English-Turkish Translation

  1. Noun, Law gözaltı
  2. Noun, Civil Law velayet
  3. Noun gözetim
  4. Noun koruma, muhafaza, himaye, nezaret, velâyet, vesayet.
    The father was given the custody of the children
    because the mother was always drinking.
  5. Noun emanet.
    The stolen car is now in police custody.
    give into custody: emanet etmek, emanete vermek.
  6. Noun tutuklama, tevkif.
    take into custody: tutuklamak, tevkif etmek, hapsetmek.
    The criminal was
    seen at the airport and taken into custody by the police.
    be in custody: tutuklanmak, mahpus olmak, bir kimsenin vesayeti/nezareti altında bulunmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

disappearance while in custody
gözaltında kayıp Noun, Politics-Intl. Relations
leave one's jewellery in safe custody
mücevherlerini kasaya koymak Verb
leave one's jewellery in safe custody
(Br) mücevherlerini kasaya muhafaza için emaneten bırakmak Verb
to leave one's jewellery in safe custody
mücevherlerini kasaya muhafaza için emanet en bırakmak Verb
articles left for safe custody
emanete bırakılmış eşya
assume safe custody
(Br) menkul değerleri idare etmek Verb
be remanded in custody
tutuklu olarak yargılanmak Noun
be remanded in custody
tutuklu kalmak Verb
customs custody
gümrük emanetçisi
deposit articles for safe custody
eşyaları emanete vermek Verb
deposit securities for safe custody
menkul değerleri muhafaza edilmek üzere emaneten bırakmak Verb
deposit securities in safe custody
menkul değerleri emanete vermek Verb
deposit valuables in safe custody
kıymetli eşyalarını emanete bırakmak Verb
depositor's custody
menkul değerler emaneti
detain in custody
tutuklu tutmak Verb
detain in custody
nezaret altında tutmak Verb
discharge from custody
hapisten çıkarmak Verb
discharge from custody
nezaretten salıverme
fungible custody
mislen saklama Noun, Banking
give into custody
emaneten vermek Verb
give into custody
emanet en vermek Verb
give into custody
teslim etmek Verb
give someone into custody
birini kaybetmek Verb
give someone into custody
birini polise teslim etmek Verb
hold in safe custody
emanette tutmak Verb
hold shares in safe custody
firmalarda hisseleri olmak Verb
hold shares in safe custody
emanette hisse senetleri olmak Verb
impolite custody
nezaret altında
keep in safe custody
emanette tutmak Verb
keep in safe custody
nezaret altında tutmak Verb
person remanded in custody
tutuklu veya mahpus bulunan bir kimseyi sorgusundan sonra yeniden hapishaneye göndermek Verb
place of custody
tutuklama yeri
place securities in safe custody
(Br) menkul değerleri muhafaza için vermek Verb
place shares in safe custody
hisseleri emanete vermek Verb
police custody
polis nezareti
police custody
polis gözetimi Noun, Public Administration
preliminary custody
tedbir mahiyetinde tutuklama
preventive custody
(Br) ihtiyati tutuklama
protective custody
ihtiyati tutuklama
rape in police custody
gözaltında tecavüz Noun, Rights-Freedoms
release from custody
tahliye edilme
remand in custody
(Br
remand someone in custody
önlem olarak birini tutuklu tutmak Verb
remand the accused in custody
sanığı soruşturma için tutuklamak Verb
remand the prisoner in custody
sanığı ihtiyati tedbir olarak tutuklamak Verb
safe custody
kasa
safe custody
depo
safe custody
saklama
safe custody
emanet
securities custody
menkul değerler emaneti
separate custody
aynen saklama Noun, Banking
shared custody
ortak velayet Noun, Family Law
take a suspect into custody
nezarete almak Verb
take demonstrators into custody
göstericileri gözaltına almak Verb
take into custody
tevkif etmek Verb
take into custody
gözaltına almak Verb, Law
take into custody
tutmak Verb
take into custody
hapsetmek Verb
take into custody
tutuklamak Verb
take someone into custody
tevkif etmek Verb
taking (a suspect) into custody
tevkif
torture in police custody
gözaltında işkence Noun, Rights-Freedoms
under custody
gözetim altında Adjective
valuables for safe custody
emaneten saklanacak kıymetli şeyler Noun
will in custody
emaneten saklanan vasiyetname
custody account
depozito hesabı
custody account
menkul kıymetler emanet hesabı
custody account
esham ve tahvilat muhafaza hesabı
custody account
menkul değerler emanet hesabı
custody account
saklama hesabı Noun, Banking
custody and treatment of dangerous prisoners
tehlikeli mahkumların gözaltı ve ıslahı Noun, Law
custody awaiting trial
tutukluluk
custody bill of lading
pamuğun güvenli bir şekilde depoda iyi şartlar altında saklandığını bildiren konşimento
custody held for a partnership
firma emanet servisi
custody held for executor
terekeyi idare görevlisi için emanet servisi
custody held for joint depositors
müşterek mudiler emanet servisi
custody held for sole depositor
ferdi mudi emanet servisi
custody held for trustee
kayyum için emanet olarak muhafaza etme
custody held in joint names
müşterek isimler için emanet servisi
custody hold for joint depositors
müşterek mudiler için emanet servisi
custody of the children
çocukların vesayeti
custody of the law
adli muhafaza (bir şeyin mahkeme emriyle adli muhafaza altında bulundurulması
custody procedure
muhafaza usulü
custody services
saklama hizmetleri Noun, Banking
(into custody ,)
US tutukluevine gönderme
after the divorce she was given custody of the children
boşanmadan sonra çocukların vesayeti kendisine verildi
be in custody of a guardian
bir vasinin vesayetinde olmak Verb
deliver the goods into custody of the carrier
malları taşıyıcıya emanet en teslim etmek Verb
deliver the goods into custody of the carrier
malları taşıyıcıya emaneten teslim etmek Verb
deposit securities for safe custody (custodianship ,)
(Br) US emaneten saklanmak üzere menkul değerleri bırakmak Verb
entrust to the custody of sb
birinin emanetine tevdi etmek Verb
give a child in custody of an aunt
bir çocuğu teyzesinin vesayeti altına vermek Verb
keep in custody until trial
duruşmaya kadar tutuklu tutmak Verb
obtain custody of a child
bir çocuğun vesayetini üzerine almak Verb
ordinary safe custody account
adi emanet hesabı
ordinary safe custody account
açık emanet hesabı
provide safe custody for valuables
değerli eşya için kasa sağlamak Verb
release of custody items
emanet eşyaların serbest bırakılması
release of custody items
emanet eşyaların serbest bırakılmaksı
remain in the custody of the father
babanın vesayeti altında kalmak Verb
safe custody account
kasa hesabı
safe custody business
(Br) kasa servisi işi
safe custody charges (fees)
(Br) kasa muhafaza ücreti
safe custody contract
kasa muhafaza sözleşmesi
safe custody department
kasa muhafaza dairesi
safe custody fee
(Br) emanet ücreti
safe custody items
(Br) kasada muhafaza edilen eşya
safe custody of securities
menkul kıymetlerin emaneten muhafazası
safe custody of securities
menkul değerlerin emaneten muhafazası
safe custody of shares
hisse senetlerinin emaneten muhafazası
safe custody of shares
(Br) hisselerin emaneten muhafazası
taking someone into custody pending criminal investigation
tutuklama
to be awarded custody of the children
çocukların vesayetinin verilmesi
to be in custody awaiting trial
tutuklanma
European Convention on Recognition and Enforcement of Decisions Concerning Custody of Children and on Restoration of Custody of Children
Çocukların Muhafaza Altına Alınmasına İlişkin Kararların İnfazı ve Tanınmasına ve Çocukların Muhafaza
Altına Alınmasının Telafisine Dair Avrupa Sözleşmesi
Noun, International Law
ISE Settlement and Custody Bank, Inc.
İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş. (Takasbank) Noun, Banking
English-Turkish phrases from Zargan's own database