su geçmez perdelerin son bulduğu güverte
güverteyi neta etmek (yapılacak görevi engellememesi için güverteyi uygun duruma getirmek
Verb
güverteyi neta etmek
Verb
dağıtanın kendi çıkarına göre önceden sıraladığı iskambil kâğıtları destesi.
Noun
(a) (uçak gemisinde) uçuş güvertesi, (b) (bazı uçaklarda) ön kompartman.
(a) (yataktan) kalkmak/fırlamak, (b) yere yıkılmak/yuvarlanmak/düşmek/çökmek, (c) harekete geçmek.
(yataktan) kalkmak, işe koyulmak, çalışmaya başlamak.
(yolcu gemilerinde) üst güverte.
döşemeli güverte, tahtaları gemi eksenine paralel döşenmiş güverte.
Noun
yüzme havuzunun çevresindeki alan
ikinci güverte, tavlun.
Noun
erler ve erbaşlar.
Noun, Maritime Traffic
ana güverte, baş güverte.
Noun
(a) göreve hazır, tetikte, alesta, (b) sırası gelmiş, yolda, hemen sevkedilmek üzere.
bütün tayfaları güverteye çağırmak
Verb
poop ile ayni anlama gelir. kıç güvertesi.
(gemide) üst güverte, gezi(nti) güvertesi.
kıç güvertesi (subaylara ayrılmış güverte
güneş banyosu yapılan güverte/balkon.
amplifikatörü ve hoparlörü olmayan teyp, küçük ses aygıtı.
(otobüs) iki katlı otobüslerde ikinci kat
(a)
den. kemerli güverte, (b)
ark. bir tarafı yuvarlak yontmataş alet.
güvertede gidip gelmek
Verb
güverteyi fırça ile yıkayıp temizlemek
Verb
güverteyi fırçalayarak temizlemek
Verb
güvertenin üstüne oturduğu kemere
güvertenin üstüne oturduğu kemer
güverte kamarası (turistik mevki
taşınması gerekli ya da âdet olan yük
kalastra
Maritime Traffic
yük yüklemek ve boşaltmak işlerinde kullanılmak üzere güverteye yerleştirilmiş makineler
zabitten ayrı güverte bölümünde çalışan tayfa
güverte bölümünde çalışan tayfa
gemi ile ilgili olayların yazıldığı defter ya da defterler
bayraklarla donatmak
Verb