deck

  1. bank ile ayni anlama gelir. (gazetede) küçük manşet.
  2. Noun, Maritime Traffic güverte.
    boat deck: filika/kontra güvertesi.
    below decks: ambar(d)a, palavra altına.
    flight
    deck: (uçak gemisinde) uçuş güvertesi.
    fore-castle deck: baş kasara güvertesi.
    lower deck: alt güverte,
    mec. tayfa, deniz erleri.
    main deck: ana güverte.
    promenade deck: gezinti güvertesi.
    spar deck: en üst güverte.
    upper deck: üst/birinci kat güverte,
    mec. subaylar.
    tape deck: hoparlör ve amplifikatörü olmayan teyp.
    watch on deck: güverte nöbetçisi.
  3. Noun üst kat, güverteye benzer açık yer.
    double-deck bus: çift katlı otobüs.
  4. Noun, Information Technology deste.
    deck of cards.
  5. Noun esrar paketi.
  6. Adjective güverte+, güverteli, güvertesi/üst katı olan.
    deck cargo: güverte yükü.
    deck chair = steamer
    chair: şezlong, açılır kapanır sandalye.
    deck hand: güverte tayfası.
    deck light: ispiralya.
    deck log: seyir defteri.
    deck officer: güverte subayı.
    deck passenger: güverte yolcusu.
  7. Transitive Verb
    deck out: donatmak, süslemek, takıp takıştırmak.
    to deck oneself out: giyinip kuşanmak,
    iki dirhem bir çekirdek olmak.
    She was all decked out in her Sunday best.
  8. Transitive Verb güverte yapmak/temin etmek.
  9. Transitive Verb yere yıkmak, yerle bir etmek.
herkes güverteye
ara güverte
kasara altı
köprü güvertesi
su geçmez perdelerin son bulduğu güverte
perde güvertesi
güverteyi neta etmek (yapılacak görevi engellememesi için güverteyi uygun duruma getirmek Verb
güverteyi neta etmek Verb
dağıtanın kendi çıkarına göre önceden sıraladığı iskambil kâğıtları destesi. Noun
(a) (uçak gemisinde) uçuş güvertesi, (b) (bazı uçaklarda) ön kompartman.
düz güverte
uçuş güvertesi
uçuş güvertesi
havalanma
ön-üst güverte.
başkasara güvertesi
top güvertesi. Noun
(a) (yataktan) kalkmak/fırlamak, (b) yere yıkılmak/yuvarlanmak/düşmek/çökmek, (c) harekete geçmek.
(yataktan) kalkmak, işe koyulmak, çalışmaya başlamak.
(yolcu gemilerinde) üst güverte.
döşemeli güverte, tahtaları gemi eksenine paralel döşenmiş güverte. Noun
iniş güvertesi
yüzme havuzunun çevresindeki alan
alt güverte
tavlun Maritime Traffic
ikinci güverte, tavlun. Noun
erler ve erbaşlar. Noun, Maritime Traffic
ana güverte, baş güverte. Noun
orta güverte
gözetleme güvertesi
kumanda köprüsü
(a) göreve hazır, tetikte, alesta, (b) sırası gelmiş, yolda, hemen sevkedilmek üzere.
en alt güverte. Noun
bütün tayfaları güverteye çağırmak Verb
poop ile ayni anlama gelir. kıç güvertesi.
(gemide) üst güverte, gezi(nti) güvertesi.
(gemi) zırhlı güverte
kıç güvertesi (subaylara ayrılmış güverte
gemide salon güvertesi.
güverteye yüklemek Verb
güneş banyosu yapılan güverte/balkon.
amplifikatörü ve hoparlörü olmayan teyp, küçük ses aygıtı.
mürettebat vb
tonilato güvertesi
(otobüs) iki katlı otobüslerde ikinci kat
sandık güvertesi
taret güvertesi.
(a)
den. kemerli güverte, (b)
ark. bir tarafı yuvarlak yontmataş alet.
güverte
kasara altı
üst güverte.
video
güvertede gidip gelmek Verb
güverteyi fırça ile yıkayıp temizlemek Verb
güverteyi fırçalayarak temizlemek Verb
(gemide) üst güverte
ana güverte
güvertenin üstüne oturduğu kemere
güvertenin üstüne oturduğu kemer
güverte altı
acemi gemici
miço
güverte kamarası
güverte kamarası (turistik mevki
turist kamarası
güvertede taşınan
güverte de taşınan yük
taşınması gerekli ya da âdet olan yük
güverte yükü
şezlong
turistik mevkii
kalastra Maritime Traffic
güverte kaplaması
güverte donanımı
yük yüklemek ve boşaltmak işlerinde kullanılmak üzere güverteye yerleştirilmiş makineler
zabitten ayrı güverte bölümünde çalışan tayfa
güverte bölümünde çalışan tayfa
güverte altı
güverteye inen uçak
bagaj kapağı
güverte yükü
gemi ile ilgili olayların yazıldığı defter ya da defterler
güverte Maritime Traffic
iskambil kâğıdı
iskambil
güverte subayı
süslenmek Verb
takıştırmak Verb
güverte yolculuğu
güverte yolcusu
güverte yolculuğu
bayraklarla donatmak Verb
herkes güverteye
kasara Maritime Traffic
çift katlı otobüs