disadvantage

  1. dokunca, dezavantaj.
    His bad health is a great disadvantage to him.
  2. zarar, ziyan.
    to someone's disadvantage: bir kimsenin zararına/aleyhine.
  3. sakınca, engel, mahzur, aleyhte olan durum.
    The disadvantage of this plan was that it needed more people.
  4. kayıp.
  5. zarar vermek, yararına/menfaatine olmamak, menfaatine halel getirmek, aleyhinde olmak, aleyhine/dokuncalı durum yaratmak.
birinin menfaatine aykırı işletmek Verb
başkalarına göre daha zayıf bir durumda olmak Verb
bir zarara sebep olmak, sakıncalı bir duruma meydan vermek Verb
bir zarara sebep olmak, olumsuz duruma sokmak Verb
bir zarara sebep olmak, olumsuz duruma sokmak, sorunlara neden olmak Verb
rekabet dezavantajı
maliyet dezavantajı
kanuni dezavantaj
birinin menfaatine aykırı işletmek Verb
zararına satmak Verb
kendini gösterememek.
birini gafil avlamak.
vergi zararı
(başkalarına nazaran) daha zayıf bir durumda olmak.
birinin aleyhine olmak Verb
...'in aleyhine Adverb