discharge

  1. Noun, Environment-Ecology boşaltım
  2. Noun tasfiye
  3. Military terhis
  4. Verb (yük) boşaltmak, tahliye etmek.
    to discharge a ship. They discharged the cargo at İzmir.
  5. Verb çıkar(t)mak.
    The chimney discharges smoke.
  6. Verb (silah, füze vb.) ateş etmek, ateşlemek, atmak.
    to discharge a gun/a missile.
  7. Verb ak(ıt)mak.
    to discharge oil. The river Rhine discharges (itself) into the North Sea.
  8. Verb (borçtan/yükten/sorumluluktan) kurtulmak/kurtarmak, halâs olmak/etmek.
  9. Verb (görev, iş vb.) yapmak, ifa etmek.
    to discharge one's duties effectively.
  10. Verb işten çıkarmak/atmak, görevine son vermek, ihraç etmek.
    He was discharged for incompetence.
  11. Verb (borç) ödemek, tediye etmek.
    to discharge a debt.
  12. Verb, Law (a) (sanığı/tutukluyu) salıvermek, serbest bırakmak, (b) aklamak, temize çıkarmak, ibra etmek, (iflâs
    eden kimseyi) borçtan kurtarmak.
    to discharge a debtor from his debts.
  13. Verb, Electronics boşal(t)mak, deşarj etmek/olmak.
  14. Verb ağar(t)mak, rengini açmak, rengi açılmak.
    Some dyes discharge: Bazı boyalar ağarır.
  15. Verb (yükten) kurtulmak, azat olmak.
  16. Noun (yük vb.) boşal(t)ma, tahliye.
    the discharge of gas from a container.
  17. Noun (silahla) ateş etme, atış.
    the discharge of the guns.
  18. Noun çıkarma, indirme.
  19. Noun (a) ak(ıt)ma, boşal(t)ma.
    discharge pipe: akıtma/boşaltma borusu. (b) akma oranı, debi.
    The
    discharge from the pipe is 50 cubic decimeters per second.
  20. Noun akıntı, sızıntı, çıkarılan/akıtılan şey.
  21. Noun, Law (a) aklanma, arınma, beraet, (b) (mahkeme kararını vb.) iptal, (c) (tutukluyu/sanığı) salıverme, serbest
    bırakma, tahliye etme.
    the discharge of a convict from prison.
  22. Noun (borçtan/sorumluluktan) kurtulma, ibra, (görevi) yapma, ifa.
    the discharge of one's duty.
    in
    the discharge of his duties: görevini yaparken, vazife esnasında.
  23. Noun (a) (borç) ödeme, tediye.
    the discharge of one's debts. (b) makbuz.
  24. Noun ihraç, azil, tard, işine son ver(il)me, işten çıkar(ıl)ma.
  25. Noun tahliye emri/belgesi.
  26. Noun, Military (a) terhis.
    After my discharge from the army I went into business. (b) terhis belgesi/tezkeresi.

    take one's discharge: terhis edilmek, tezkere almak.
  27. Noun, Electronics (a) (akümülatör, kondansatör) boşal(t)ma, deşarj, (b) (akım boşalması esnasında hasıl olan) kıvılcım, şerare.
görevlerini yerine getirmede sözünün eri olmak Verb
görevlerini yerine getirmek Verb
görevlerini ifa etmek Verb
görevini yerine getirmek Verb
görevlerini yerine getirmek Verb
borçlarını ödemek Verb
yükümlülüklerini yerine getirmek Verb
terhis edilen Adjective, Military
terhis edilmiş Adjective, Military
tahliyesini elde etmek Verb
terhis olmak Verb
hüküm giymiş bir kimseyi cezasız salıverme
aklanma başvurusu
ibra başvurusu
askerden kovma/tard.
tard belgesi.
müflisin borçlarından kurtulması
terhis tezkeresi
terhis belgesi
şartlı tahliye
Korona boşalımı/deşarjı: yüksek gerilim elektrik iletim hatlarının etrafında görülen ışıklı deşarj.
corona,
St. Elmo's fire ile ayni anlama gelir.
ibra senedi
askerlikten ihraç
ordudan tard, azil, azil belgesi.
kesin ibra
müflisin tam ibrazı
tam ibra
müflisin tam ibraı
gaz boşaltma
genel terhis.
genel terhis belgesi/tezkeresi.
izin vermek Verb
aklamak Verb
müflisi iflas borcundan ibra etme
müflisin borçlarından kurtulduğunu ilan etmek Verb
(a) onurlu terhis: askerlik görevini sadakat, liyakat ve başarı ile tamamlayanların ordudan ayrılışı, (b) onurlu terhis belgesi.
müflislerin ibrası
terhis Noun, Military
iş akdi feshi ihbarı
boşaltma yeri
dava talebinin yerine getirildiği defisi
varma limanı
boşaltma limanı
acilen yerine getirme
boşaltmaya hazır
(Br) mahpusun kayıtsız şartsız serbest bırakılması
mahpusun kayıtsız şartsız serbest bırakılması
haysiyet kırıcı olmayan sebeplerle ordudan ihraç.
haksız işten çıkarma
haksız işten çıkarma Noun
iş akdinin haksız feshi Noun, Law
bir müflisin itibarını iade etmek Verb
müflisi borçlarından kurtarmak Verb
senedi ödemek Verb
bir bonoyu ödemek Verb
bir yükü boşaltmak Verb
bir görevi yerine getirmek Verb
bir sözleşmeyi uygulamak Verb
bir sözleşmeyi sona erdirmek Verb
bir mahkeme emrini yerine getirmek Verb
alacaklıya borcunu ödemek Verb
bir borcu ödemek Verb
bir yükümlülüğü yerine getirmek Verb
bir deniz ticaret gemisini boşaltmak Verb
ipoteği fekketmek Verb
bir ipoteği kaldırmak Verb
ipoteği kaldırmak Verb
hastayı taburcu etmek Verb
bir hastayı taburcu etmek Verb
bir emri kaldırmak Verb
bir kefili ibra etmek Verb
bir kayyumu ibra etmek Verb
bir işçiyi çıkarmak Verb
gemiyi yüzer halde boşaltmak Verb
bir hesabı ibra etmek Verb
hacizden kurtarmak Verb
hacizden kurtulmak Verb
bir memuru işten çıkarmak Verb
bir ipoteği kaldırmak Verb
bir işi yapmak Verb
ayak işi yapmak Verb
bir emri yerine getirmek Verb
bir sigorta akdi ifa etmek Verb
sigorta akdi ifa etmek Verb
bir yükümlülüğü yerine getirmek Verb
siparişi yerine getirmek Verb
emri yerine getirmek Verb
akıtma deliği
rıhtım da boşaltmak Verb
rıhtımda boşaltmak Verb
safrayı atmak Verb
gemi adamı hizmet defteri (sicil
kasıtsız yer alan engellerden dolayı sözleşmeyi feshetme
yük boşaltmak Verb
yükü gemiden mavnalara boşaltmak Verb
tahliye davası Noun
tezkere Military
terhis tezkeresi
borç senetlerini ödemek Verb
görevlerini yerine getirmek Verb
(askerlik) çürüğe çıkarma
serbest bırakmak, çıkarmak, tahliye etmek, taburcu etmek.
They discharged him from prison. to discharge
a patient from hospital.
hapisten çıkarmak Verb
nezaretten salıverme
çürüğe çıkarma
askerlikten muaf tutma
hastaneden taburcu olma
sorumluluktan ibra edilmek Verb
borçlarından ibra etmek Verb
borçlarından ibra etmek Verb
birini mevkiinden alma
birine işinden el çektirme
azletmek Verb
hapisten tahliye etmek Verb
hapishaneden tahliye
cezai takibattan kurtarmak Verb
karantinadan çıkarmak Verb
askerlikten terhis
boşaltma vanası Noun
boşaltmak valfı
malları boşaltmak Verb
hâkimlik görevi yapmak Verb
borçlarını ödemek Verb
(donanma) karaya çıkma emri
bir poliçenin ödenmesi Noun
bir borçlunun ibrazı
jürinin ibrazı
jürinin ibraı
işçinin çıkarılması
bir memurun işten çıkarılması
bir yükümlülüğü yerine getirme
işin ifası Noun
uçak ya da geminin kargosunun boşaltılması
bir sözleşmede tarafların görev ve sorumluluklarının sona erdirilmesi
sözleşmenin sona ermesi Noun
borçların ifası Noun
görevlerin ifası Noun
yükümlülüğünü yerine getirme
borçtan ibra etmek Verb
yükümlülüklerden
yükümlüklerden ibra etmek Verb
borçtan ibra etme
hapis hakkı ya da rüçhanlı takip hakkının kaldırılmış olmasına ilişkin mahkeme ilanı
tayfaların terhisi
vergiden ibra
sanığın tahliyesi
davalının tahliyesi
terhis tezkeresi
yolcuları boşaltmak Verb
tahliye dilekçesi
boşaltma limanı
icraya vermek Verb
cerahat çıkmak Verb
tart etmek Verb
birini şartlı tahliye etmek Verb
sanığı tahliye etmek Verb
tayfaları terhis etmek Verb
yetkileri kullanmak Verb
terhis tezkeresi
boşalım borusu, deşarj tüpü. Noun
haksız yere işten çıkarma
derin deniz deşarj sistemi
gaz boşaltma borusu
(Br) US bankrupt) (müflisin) ibra kararı
işe iade davası Noun, Labor Law