double

  1. Adjective çift, ikili, 2 parçalı/kanatlı, 2 kat/misli.
    double doors. double lock on the door.
    double
    pay: çift (iki kat) ücret.
    box with a double bottom.
    see double: çift görmek.
  2. Adjective katlı, ikiye katlanmış, çift katlı.
    a double blanket. Is this cloth just 70 cm wide or is it double?
  3. Adjective iki kişilik.
    a double bed. a double room in a hotel.
    sleep double: bir yatakta iki kişi yatmak.
  4. Adjective ikili, iki maksatlı, iki anlamlı.
    a double purpose. a double meaning. a double interpretation.
  5. Adjective ikiyüzlü, mürai.
    double dealing: ikiyüzlülük.
    double dealer: ikiyüzlü kimse.
    to lead a double life.
  6. Adjective katmerli.
    a double rose. Some flowers are double, others are single.
  7. Adjective, Music bir oktav alçak ses veren (müzik aleti).
    a double trumpet.
    a double bass: kontrbas.
  8. Noun iki kat, 2 misli.
    I paid only $5 for this old book and Mr. S offered me double (= $10) for it.
  9. Noun çift.
  10. Noun eş, benzer, tıpkısı.
    This dress is the double of that. He is double of his cousin.
  11. Noun, Theatre (a) dublör.
    She always uses a double to do the stunts for her in her films. (b) aynı piyeste iki rol oynayan aktör.
  12. Noun hile, oyun.
  13. Noun (at yarışı) çifte bahis: ilk yarışta kazanılan parayı ikinci oyunda ileri sürme.
    He won the daily double.
  14. Noun kontr.
  15. Adverb iki katı, 2 misli (miktar, büyüklük, nitelik vb.).
    10 is double 5: 10, 5'in iki katıdır.
    double
    5 is ten: 5'in iki katı 10 eder.
    That costs double what it did last year.
  16. Adverb ikisi bir arada.
    Mary and Jane can sleep double tonight and you can have one of their beds.
  17. Adverb (tek yerine) çift, 1 yerine 2
    When one drinks too much, sometimes one sees double: İnsan çok içerse bazen teki çift görür.
  18. Adverb ikiye.
    Fold the paper double: Kâğıdı ikiye katla(yınız).
    bent double with pain: ıstırapla ikiye bükülmüş.
  19. Verb iki katı/misli olmak/yapmak, 2 ile çarpmak, 2 katını almak, 2 misli kıymeti olmak.
    Sales doubled in
    five years. I must double the amount or it won't be enough.
  20. Verb aynı yoldan geri dönmek, ânide geri dönmek.
    He started running towards the street but suddenly doubled
    (back) and ran the opposite direction.
  21. Verb (gemi) (bir burnu) dolaşmak.
    to double Cape Horn.
  22. Verb ikiye katlamak, iki kat yapmak, kıvırmak.
    double the cover and put it over the child.
  23. Verb (briç) kontr yapmak: kazançta da, kayıpta da muhasımınınkinin iki misline razı olmak.
  24. Verb (beyzbol) ikili vuruş yapmak.
  25. Verb (bkz: double-date ).
gelirinıiki misline çıkarmak Verb
gelirini iki misline çıkarmak Verb
bahsini iki misline çıkarmak Verb
tevriye Noun, Language-Literature
arkalı-önlü Adjective
arkalı-önlü fotokopi Noun, Printing
arkalı-önlü baskı Noun, Printing
çift görme Noun, Medicine
diplopi Noun, Medicine
katmerli
(at yarışlarında) çifte bahis.
iki misli ücret ödemek Verb
çift kişilik iki yataklı
üç ya da dört kişinin kalabileceği otel ya da motel odası Noun
iki seans
iki taraflı çalışma
iki temsil
iki gösterim
birbiriyle evli olmayan ikisi de evli kişinin zinası Noun
evli erkekle evli bir kadının zinası Noun
çifte casus, iki taraflı çalışan casus. Noun
ikili ittifak
(a)
tiy. aynı piyeste iki rol oynamak. (b) iki işi birden yapmak.
The girl doubles as a secretary and receptionist.
vergi için iki misli değer biçme
(a)
double over ile ayni anlama gelir. geri/ikiye katlamak, (b) gittiği yoldan geri dönmek.
çift çizgi: bir müzik parçasının bittiğini bildiren düşey iki çizgi.
çifte, çift namlulu (av tüfeği). Adjective
(a) iki maksatlı, iki işe yarayan (b) iki parçalı, iki kısımdan oluşan. Adjective
çok kuvvetli/zorlu, yaman. Adjective
iki anlamlı, müphem. Adjective
kontrbas.
bass fiddle, bas viol, contrabass, string bass ile ayni anlama gelir. Noun
kontrbason, obua sınıfının en kalın sesli çalgısı.
contrabassoon ile ayni anlama gelir. Noun
iki kişilik yatak/karyola. Noun
çift yataklı otel odası Noun
iki yataklı oda
duble bira
(bir kerede gösterilen) iki film/temsil/piyes. Noun
tam çıkmaz: ne türlü davranılsa olumsuz sonuca götüren durum. Noun
çift yanılgı. Noun
benmari, çift çeperli tencere. Noun
çift bağ: bir molekülün atomları arasında çift valans bağı. Formüllerde 2 çizgi, 2 nokta veya 4 nokta
ile gösterilir: CH2=CH2, CH2: CH2, CH2:: CH2 gibi.
Noun
aynı odanın aynı tarihte iki kişi için birden ayrılması
aynı odanın aynı tarihte iki kişi için birden ayrılması (uçak , tren vb rezervasyonları için de durum aynıdır
fiyat düşer
gene aynı düzeye düşerse
sonra yeniden fırlar da
çifte karine
kruvaze
çift düğmeli
olağanüstü bütçe
çifte bütçe
yoğun sermaye yatırımı yapılan yıllar içinde yıllık gelir beyannamesi bozulmasın diye sermaye giderlerini
sık tekrarlanan gider kalemlerinden ayırma
(US) cevaplı posta kartı
iki kez kontrol etmek Verb
çifte gerdan.
double chin-chinned: çifte gerdanlı. Noun
çifte talep
çift tıklatma Information Technology
çift debriyaj yapmak Verb
çifte sütun
çifte kaymak, kalın kaymak. Noun
çifte teminatlı alacaklı
(a) aldatma, dolandırma, kazık atma, (b) danışıklı dövüş: oyunu kaybetmeyi önceden kabul ettiği halde yapmacıktan dövüşme. Noun
çiftemelez: iki melezden üreyen melez. Noun, Genetics
çift maden sistemi
çifte hançer işareti. Kaynakça göstermek, haşiye yazmak için kullanılır. Noun
bazı durumlarda jüri tarafından hükmolunan ve gerçek zararın iki katına çıkan tazminat
gerçek zararın iki katına çıkan tazminat
bazı hallerde jüri tarafından hükmolunan ve hakiki zararın iki katına baliğ olan tazminat
çifte randevu, iki çiftin birlikte gezmesi/eğlenmesi. Noun
hilekâr
hilekâr
hilekârlık
ikiyüzlülük
iki katlı otobüs veya yatak
iki katlı yatak
su üstünde iki katı görünen gemi
çift katlı otobüs
iki katlı otobüs
çift debriyaj
çift debreyaj
çift ayrışım: iki molekülün karşılıklı çözüşüp yeni iki bileşim üretmesi. AgNO3+NaCl = AgCl+NaNO3
gibi.
metathesis ile ayni anlama gelir.
çift rakamlı
yüzde 10 ya da üzerindeki enflasyon
çift maaş
devletten iki ayrı kaynaktan alınan ücret
çoğu zaman yasadışı yollarla bir vergi ya da yan ödeme sisteminden çifte yarar sağlanması
çifte maaş
iki kanatlı kapı
iki adet iki kişilik yatağı olan oda
üç ya da dört kişilik oda
çapraz ip atlama: iki kişinin aynı anda zıt yönlerde çevirdiği iki ipten atlama. Noun
çifte kartal: ABD'de 1849-1933 yıllarında kullanılan 20 dolarlık altın para. Noun
birkaç işten para kazanan adam
hem aleyhte
iki taraflı keskin
çift ağızlı
hem lehte
iki ucu bir olan
iki yönde aynı kolaylıkla gidebilen lokomotif veya gemi
iki yönde hareket edebilen lokomotif
cinaslı/lâstikli/çift anlamlı söz/deyim (anlamlarından biri sakıncalı olan). Noun
ikiyüzlü
iki yüzlü
iki tarafı havlı (kumaş
çift hata Noun, Sports
çift rakamlar Noun
çift navlun
iki amaçlı
pencerede çift cam
iki elli
hilekâr
hilekâr
çifte sigorta
çifte sigorta (belirli bir nesneyi iki veya ikiden çok poliçe ile sigortalamak Verb
çifte sigorta (aynı riziko üzerinde birden fazla sigorta
çok oynak mafsallı
gidiş-dönüş
iki misli posta ücreti
müteselsil sorumluluk
zincirleme yükümlülük
(US) çifte yükümlülük (eskiden bazı Amerikan bankalarının ödemek zorunda oldukları borç ; bankanın tasfiyesi
durumunda hisse sahipleri hisselerinin ik
iki peronlu istasyon
anahtarı iki kez çevirerek kitlemek Verb
anahtarı iki kez çevirerek kilitlemek Verb
kararsız
çifte vatandaşlık Noun
sazla eşlik etmek.
The saxophonist doubles on drums.
çift yönlü opsiyon
çift yönlü opsiyon (hem satma hem de alma hakkı veren opsiyon
(a)
double back ile ayni anlama gelir. ikiye/üstüste katlamak, (b) kıvranmak, iki büklüm olmak,
bükülmek, eğilmek.
to double over with pain.
iki sayfalı
çift maaş
başka bir olasılığa dayanan olasılık Noun
posta cevap kartı
çifte mükerrer kayıt
çift duyarlıklı Information Technology
çifte fiyat
çifte fiyat (bir mal üzerindeki etikette iki fiyat gösterip , yüksek olanı iptal ederek , fiyat indirimi
yapıldığı konusunda müşteri kandırma
potansiyel müşteriye fiyatın indirilmiş olduğunu göstermek amacıyla
mal etiketinin üzerine iki fiyat yazıp yüksek meblağlı olanın üstünü çizme uygulaması
çifte fiyatlandırma
(iflas) bir alacağın ikinci kez tebligatı
çok çabuk
zarar tutarını aşan tazminat
konken
çift tecrübe
tekrar inceleme
çifte sondaj
çifte güvenlik
çift vardiya
çift aralık (satır aralığı) Information Technology
iki aralıklı
(daktilo) çift aralıklı
iki sayfayı kaplayan reklam
iki sayfayı kaplayan ilan
hileli söz
saçma söz
çifte vergileme
çifte vergilendirme
mükerrer vergileme
çifte inanç
hilekâr
fiyatların bir yükselip bir düştüğü, sonra yine yükseldiği grafik
hisse senedi analizlerinde, benzer yüksek noktalara iki kez çıkan bir fiyat
çift altçizgi Information Technology
(a) (bir kişilik yatak odasını ya da tek ailelik evi) paylaşmak, sıkışmak, üstüste oturmak.
When the
guests came, the two brothers had to double up. (b) (gülmekten) katıl(t)mak, (c) (ıstıraptan) kıvranmak, iki büklüm olmak.
She doubled up in pain. (d) ikiye katlamak.
He doubled up the dollar bill and put it in his pocket.
iki misli değer
evde gerekli onarımı yapmakla yükümlü olan kiracının bu yükümlülüğü yerine getirmeyerek kiralanan şeyin
harap olmasına neden olduktan sonra onu onarma
ilk önce ölen âkidin mirasının sağ kalana kalmasını öngören vasiyetname
iki kişinin aynı gün düğün yapması
iki kişinin ortaklaşa yaptıkları Noun
iki kişinin ortaklaşa yaptıkları vasiyetname