doubtful

  1. Adjective kuşkulu, şüpheli, şüphe götürür.
    to be doubtful of/as to sth: bir şeyi şüpheli görmek.
    It is
    doubtful that they ever knew what happened: Ne olduğunu anladıkları son derece şüphelidir.
  2. Adjective şüphe dolu, kararsız, ikircimli, mütereddit.
    He looked doubtful: Kararsız/mütereddit görünüyordu.

    to be doubtful about doing … : … yapmakta tereddüt göstermek.
    I was still doubtful about speaking him.
  3. Adjective olanaksız, gayrımuhtemel, sonucu şüpheli.
    It is doubtful whether we can get the engine working before morning.
  4. Adjective belirsiz, karanlık, muğlâk.
    The future is too doubtful for us to make plans. The outcome of the elections remains doubtful.
  5. Adjective güvenilmez, şüphe uyandıran.
    a doubtful proposition. The new servant seems a doubtful fellow to me.
işkilli
şüpheli hesaplar Noun
şüpheli alacaklar Noun
şüpheli alacaklar Noun
tahsili şüpheli senet
ödeneceği şüpheli olan senet
kuşku uyandıracak karakter
şüpheli alacak
şüpheli alacak
(Br) şüpheli alacaklar karşılığı
şüpheli alacaklar Noun
şüpheli alacaklar (ödenmeme ihtimali yüksek olan alacaklar Noun
senetler ve hesaplar Noun
şüpheli alacaklar Noun
şüpheli alacaklar karşılığı
şüpheli alacaklar karşılığı
tahsili şüpheli ücret, komisyon, diğer alacaklar Noun
şüpheli senetler Noun
bityeniği
şüpheli mülkiyet
şüpheli sahiplik
Şüpheli Ticari Alacaklar Noun, Accounting
şüpheli alacaklar karşılığı hesabı
bir şey üzerinde kuşku uyandırmak Verb
hafifmeşrep
değeri belirsiz
(Br) şüpheli alacaklar karşılığı
şüpheli bir vakayı sonuçlandırmak Verb
Diğer Şüpheli Alacaklar Noun, Accounting
Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı (-) Accounting
Diğer Şüpheli Alacaklar Karşılığı (-) Accounting