elicit

  1. Transitive Verb sonuç/anlam çıkarmak, (gerçek vb.) meydana çıkarmak, aydınlığa/gün ışığına kavuşturmak, soruşturarak
    anlamak, (bilgi/cevap) sağlamak/temin etmek, celbetmek, toplamak.
    He elicited the truth at last by questioning all the boys in school.
    to elicit a reply: cevap sağlamak.
    to elicit applause: alkış celbetmek/toplamak.
    to elicit the truth/facts of a case: bir davada gerçekleri meydana çıkarmak.
birinden para sızdırmak Verb
hakikati ortaya çıkarmak Verb
bir davadaki hakikati açığa çıkarmak Verb