engel

English Turkish Phrases

engel's law
engel kanunu
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. Noun obstacle
  2. Noun handicap
  3. Noun hinderance
  4. Noun disability
  5. Noun hindrance
  6. Noun impediment
  7. Noun barrier
  8. Noun obstruction
  9. Noun restraint
  10. Noun difficulty
  11. Noun encumbrance
  12. Noun incumbrance
  13. Noun barricade
  14. Noun baulk
  15. Noun balk
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(yüksek uçuş hızı) sıcaklık engeli
thermal barrier
dikenli tel engeli
barbed-wire entanglement
dil engeli
language barrier
erişim engeli
access ban Noun, Software
evlenme engeli
diriment impediment
evlilik engeli
marriage barrier
fiyat engeli
price obstacle
fiyat engeli
price barrier
giriş engeli
barrier to entry Noun, Competition Law
giriş engeli
entry barrier Noun, Competition Law
gümrük engeli
tariff wall
gümrük engeli
pike
gümrük engeli
turnpike
gümrük engeli
toll bar
hız kesme engeli
road bump
ışık engeli
light obstruction
ithal engeli
import bar
ithalat engeli
import handicap
mayın engeli
mine barrier
nehir ya da liman engeli
boom
ödeme engeli
bar to payment
örtme engeli
covering barrier
trafik engeli
impediment to traffic
yol engeli
roadblock
yol üstündeki sığır engeli
cattle grid
aritmetiğe karşı zihinsel engel
acalculia
bilinçdışı engel
block
bir evlenmeyi geçersiz yapan engel
diriment impediments
cam tavan (bir kariyerde ilerlemeye set çeken görünmez engel
glass ceiling
dallardan sepet gibi örülmüş portatif parmaklık veya engel
hurdle
dünya barışına engel
obstacle to world peace
dünya barışına engel
obstacles to world peace
duygusal bir sorun ya da engel
hang up
ekonomik engel
economic handicap
elektrik verilmiş engel
electrified obstacles
elektrik verilmiş engel
electrified obstacle
evlenmeye engel
impediment to marriage
evlenmeyi batıl yapmayıp sedece tarafları cezalandıran engel
prohibitive impediment
fiziksel engel
impediment Noun, Medicine
gizli engel
snag
her şeyin sonu olabilecek bir engel
that puts the tin lid on it
hukuki engel
bar
hukuki engel
impediment Noun, Law
ihlali evliliğin geçersizliğine neden olmayan engel
prohibitive impediment
kalabalığı tutmak için yola konan engel
crush barrier
kanuni engel
legal bar
kapının çarpmaması için engel
holdback
mali engel
fiscal drag
mutlak hukuki engel
absolute impediment
savaşta liman ağzına konulan engel
port bar
sonradan ortaya çıkan engel
joker
tescil için engel
obstacles to registration
ticari engel
trading handicap
yol üzerindeki engel
impediment on the road
zihinsel engel
mental disability Noun, Medicine
engel çıkarmak
to hamper Verb
engel çıkarmak
to hinder Verb
engel çıkarmak
to intercept Verb
engel çıkarmak
to create difficulties Verb
engel çıkarmak
to intervene Verb
engel kaldırmak
to eliminate barriers Verb
engel kaldırmak
to clear Verb
engel kanunu
engel's law
engel koymak
to erect barriers Verb
engel nedeni
cause for impediment
engel nedeni
cause of impediment
engel olan
impedient Adjective
engel olma
prevention Noun
engel olmak
to trammel Verb
engel olmak
to present an obstacle Verb
engel olmak
to prevent Verb
engel olmak
to baffle Verb
engel olmak
to clog Verb
engel olmak
to hinder Verb
engel olmak
to interfere Verb
engel olmak
to hamper Verb
engel olmak
to balk Verb
engel olmak
to avoid Verb
engel olmak
to shackle Verb
engel olmak
to obstruct Verb
engel olmak
to put the mocks on Verb
engel olmak
to stand in the way Verb
engel olmak
to trap Verb
engel olmak
to bind Verb
engel olmak
to blanket Verb
engel olmak
to debar Verb
engel olmak
to shut in Verb
engel olmak
to preclude Verb
engel olmak
to thwart Verb
engel olmak
to disrupt Verb
engel olmak
to disappoint Verb
engel olmak
to prohibit Verb
engel olmak
to inhibit Verb
engel oluşturmak
to cause an obstacle Verb
engel oluşturmak
to present an obstacle Verb
engel oluşturmak
to handicap Verb
engel teşkil etmek
to present an obstacle Verb
engel teşkil etmek
to pose an obstacle Verb
engel teşkil etmek
to be an obstacle Verb
engel yaratan etkenler
frustrating factors Noun
engel yaratma
to practise obstruction Politics-Intl. Relations
(haberin) yayılmasına engel olmak
to gag Verb
…in ortaya çıkmasına engel olmak
to obviate … Verb
adalete engel olmak
to stand in the way of justice Verb
adaletin işlemesine engel olmak
to obstructing justice Verb
adaletin işlemesine engel olmak
to obstruct justice Verb
adaletin işlemesine engel olmak
to interfere with the course of justice Verb
adaletin işlemesine engel olmak
to defeat the ends of justice Verb
anlaşmazlıklara engel olmak için
in order to preclude any misunderstaning
atla engel atlama yarışması
showjumping
başka bir arabanın hareket etmesine engel olma
obstruction of another car
bir başka arabanın hareket etmesine engel olma
obstruction of another car
bir engel karşısında duraklamak
to balk Verb
bir engel oluşturma
to cause an obstruction
bir irtifak hakkının kullanılmasına engel olmak
to obstruct an easement Verb
bir kimsenin kötü niyetine engel olmak
to spike sb's guns Verb
bir öğrencinin ilerlemesine engel olmak
to put back a pupil Verb
bir şeye engel olmak
to militate against sth Verb
bir şeye engel olmak
to set a bar against sth Verb
birine engel olmak
to stand in someone's way Verb
birinin başarılı olmasına engel olmak
to keep someone back Verb
birinin bir şey yapmasına engel olmak
to prevent someone (from) doing sth Verb
birinin birşeyi yapmasına engel olmak
to prevent someone from doing something Verb
birinin çalışma sına engel olmak
to keep someone from work Verb
birinin çalışmasına engel olmak
to keep someone from work Verb
birinin görevini yapmasına engel olmak
to obstruct someone in the execution of his duty Verb
birinin işlerine engel olmak
to queer sb's pitch Verb
birinin terfiine engel teşkil etmek
to prove an obstacle to sb's promotion Verb
birinin yoluna engel koymak
to put obstacles into sb's way Verb
birinin yoluna engel olmak
to keep one's way Verb
birşeye engel olmak
to head off something Verb
çalışma özgürlüğüne engel olan
impeding the liberty to work
çalışma özgürlüğüne engel olmak
to impede the liberty to work Verb
dış ticaret için engel teşkil etmek
to be an impediment for foreign trade Verb
dış ticaret için engel teşkil etmek
to be an impediment to foreign trade Verb
evliliğe engel teşkil etmek
to be impediment to marriage Verb
görüşe engel olmak
to intercept the view Verb
hastalıktan engel olunmuş
laid low of sickness
hukuki engel oluşturan şahsın kendi fiil ve hareketleri
conduct by estoppel Noun
iflastan kovuşturmasına engel olmak
to avoidance of bankruptcy proceedings Verb
işine engel olmak
to derange Verb
kanuna aykırı grev gözcüsü yoluyla engel oluşturmak
to unlawful picketing Verb
kendine engel olmak
to check yourself Verb
komşunun ışığına engel olmak
to stop a neighbour's light Verb
manzaraya engel olmak
to interrupt the view Verb
rüzgâra karşı bir engel dikmek
to erect a protection against the wind Verb
şirketin ele geçirilmesine engel olan danışman
killer bee Noun, Management
uçağın yerden kalkmasına engel olmak
to ground an airplane Verb
uçmasına engel olunmuş
to be grounded in Aviation
yabancı rekabete engel olmak
to curb foreign competition Verb
yarışlarda kullanılan engel veya çit
hurdle
yükselen konjonktüre engel olma
curbing of the boom
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir işin ... sebep, mâni
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.