erken

Turkish-English Translation

  1. Adverb prematurely
  2. early
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

erken emeklilik
early retirement Noun, Law
en erken
earliest
en erken
at the earliest Adverb
pek erken
all too soon
erken bir saate almak
to advance Verb
erken bir tarih tespit etmek
to set an early date Verb
erken bir tarihe almak
to advance Verb
erken boşalma
premature ejaculation Noun, Sexuality
erken bunama
dementia precocious
erken bunama
dementia praecox
erken bunama
early dementia Noun, Medicine
erken çiçek açan
precocious Adjective
erken çocukluk
toddlerhood Noun, Child Care
erken doğduğu için olanağından yoksun çocuk
abortus
erken doğmuş
premature
erken doğum
premature birth
erken dükkân kapama
early closing
erken elde edilen ürün
forward s crop
erken emekliliği seçmek
to opt for early retirement Verb
erken emeklilik planı
early retirement scheme
erken emekliye ayrılmak isteyenler için ikramiye planı
job release scheme
erken ergenlik
precocious puberty Noun
erken gelen
untimely
erken gelişmişlik
forwardness
erken gelmeye gayret etmek
to exert oneself to arrive early Verb
erken genel seçim
early general election
erken kalkan
early- bird
erken kalkan yol alır
early bird catches the worm
erken kalkma alışkanlığı edinmek
to practice practise early rising Verb
erken kalkmak
to keep early hours Verb
erken kalkmak
to rise early Verb
erken kapitalizm
infant capitalism
erken mahsul
forward crop
erken mahsullü
forward crop
erken menopoz
premature menopause Noun, Medicine
erken müdahale
early intervention Noun
erken ödeme
prepayment Noun
erken ödeme cezası
break cost Banking
erken ödeme iskontosu
cash discount Noun
erken ödeme maliyeti
breakage costs Noun, Banking
erken olgunlaşmış
precocious Adjective
erken saat treni
early train
erken saatlerde
in small hours
erken seçim
early elections
erken seçim istemek
to call for an early election Verb
erken tanıma
premature recognition Noun, International Law
erken tarih atmak
to predate Verb
erken teşhis
early diagnosis Noun, Medicine
erken uyarı
early warning
erken uyarı
distant early warning
erken uyarı istasyonu
early warning station
erken uyarı sinyali
early warning signal Noun
erken uyarı sistemi
early warning system
erken uyarı uydusu
early warning satellite
erken yatıp erken kalkma
the early hours
erken yatmak
to keep good hours Verb
erken yatmak
to retire early Verb
erken yola çıkmaya karar vermek
to be determined to start early Verb
erken yola çıkmayı teklif etmek
to propose an early start Verb
erken yola düzülmek
to make an early start Verb
(sinema) erken seans
first house
... için henüz çok erken.
It is premature to ....
beş dakika erken gelmek
to get in five minutes early (train) Verb, Transport
bir motor ya da aracın erken ateşleme yapması
backfiring
bir resm-i kabulden erken kurtulmak
to get away early from a reception Verb
birinden erken davranmak
to steal a march on someone Verb
birinin daha erken geleceğini hesaplamış olmak
to figure on someone arriving early Verb
cildin erken yaşlanması
premature skin aging Noun, Medicine
çok erken kalkmak
to rise with the lark Verb
çok erken kalkmak
to get up at an unearthly hour Verb
daha erken bir tarihe almak
to accelerate Verb
dükkânlar bugün erken kapanmak ıyor
(Br) it's early closing day today
dükkânların erken kapanması
earlier closing
en erken mümkün zaman da
earliest practicable time
en erken mümkün zamanda
earliest practicable time
en erken sınır
inferior limitation
en erken uygun zamanında
at your earliest convenience
genel erken ayrılma isteği
general disposition to leave early
günün erken saatlerinde olan ile ilgili
matutinal
hava erken uyarısı
air early warning
işe erken gelmek
to turn up early for work Verb
okulu erken terk etme
early school leaving (Kaynak: CEDEFOP) Noun, Education-Training
radar erken ihbar
defence defense early warning line
sabah erken baskısı
early morning edition
sabah erken kalkan kişi
early-bird
sabah erken kalkan kişi
early riser
sabah erken kalkmaktan nefret eder
she is averse getting up early
sabahın erken saatinde
first thing
sabahları erken kalkmaktan nefret etmek
to have a strong aversion to getting up early Verb
toplantıya erken gelmek
to arrive early for a meeting Verb
uzak erken uyarma ve ikaz hattı
distant early warning line
yeni ya da erken herhangi bir şey
(Fr.) primeur
Planlama ve Erken Uyarı Birimi
Planning and Early Warning Unit
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Alışılmış veya ... önce, er
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.