fallacy

  1. Noun, Logic safsata
  2. Noun yanıltmaca, mugalâta, safsata.
  3. Noun aldatıcı kavram, yanlış fikir.
  4. Noun yanlışlık, yanlış, hata.
    It's a fallacy to suppose that riches always bring happiness: Zenginliğin
    daima mutluluk getirdiğini farzetmek yanlıştır.
  5. Noun hile, aldatma, sahte görünüş.
  6. Noun, Logic yanıltmaca, safsata, kıyası fasit: doğru gibi görünen, gerçekte ise başkasını aldatmak ya da kıstırmak
    için bile bile doğru olmayarak yapılan çıkarım.
yaygın yanlış inanış, yaygın safsata Noun, Philosophy
uzbilimsel yanılım.
teşhis/canlandırma sanatı, cansızlara insanî duygular/nitelikler atfetme:
smiling skies, a sad day, cruel sea gibi. Noun
halkın yanlış olarak inandığı şey