flay

  1. Transitive Verb (derisini) yüzmek/soymak, (şiddetle/derisi yüzülünceye kadar) kamçıla(t)mak/kırbaçla(t)mak.
    The tyrant
    had his enemies flayed alive. To flay a dead horse.
  2. Transitive Verb (şiddetle) azarlamak, haşlamak, merhametsizce tenkit etmek.
    The angry man flayed his servant with his tongue.
  3. Transitive Verb (zorla/hile ile) parasını almak, soymak.