fullness

  1. Noun dolgunluk, doluluk.
  2. Noun tokluk, şişkinlik.
    He complained to the doctor that he had a feeling of fullness after eating.
  3. Noun olgunluk, kemal, tam oluş, tamamiyet, bütünlük.
  4. Noun şişmanlık.
… ile dolu olarak, öylesine.
In the fullness of her joy she could hardly speak: (Öylesine sevinçli
idi ki) sevincinden zorlukla konuşabiliyordu.
vakti/zamanı/vadesi gelince, münasip zamanda, ileride, gel zaman git zaman.
You may have to suffer
hardship now, but in the fullness of time you will have your reward.
dolgunluk
tokluk
olgunluk
şişmanlık
tam oluş