gizlice

Turkish-English Translation

  1. Adverb secretly
  2. Adverb privately
  3. Adverb secretly
  4. Adverb confidentially
  5. invisibly
  6. underhand
  7. on the dodge
  8. under one's hat
  9. in one's heart
  10. in secret
  11. (Lat.) sub rosa
  12. under the counter
  13. under the table
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

gizlice adam öldüren kimse
assassin
gizlice bakma
peek
gizlice bakmak
to peek Verb
gizlice bir hikâye anlatmak
to whisper a tale Verb
gizlice bir şeyler yapmak
to do something on the quiet Verb
gizlice dinleme istasyonu
interception station
gizlice eklenmiş ibare
surreptitious passage
gizlice evlenmek
to be married in strict privacy Verb
gizlice fırsat kollayan
insidious Adjective
gizlice girmek
to steal into Verb
gizlice girmek
to break in Verb
gizlice girmek
to twist oneself into Verb
gizlice gözetlemek
to shadow Verb
gizlice izlemek
to tail Verb
gizlice kaçma
elopment
gizlice telefon dinleyen
wiretapper
gizlice vermek
to slip Verb
gizlice yapılan
stealthy
gizlice yapılan
sneaky
gizlice yapılan
surreptitious Adjective
gizlice yapmak
to steal Verb
gizlice yerleştirmek
to plant Verb
(elektronik cihaz kullanarak) telefonun gizlice dinlenmesi
phone tapping
(kadınlarla ilgili olarak) aşığı ile gizlice kaçmak
to elope Verb
... ile gizlice işbirliği yapmak
to be in cahoots with ... Verb
... ile gizlice işbirliği yapmak
to be in league with ... Verb
başkalarının faaliyetini gizlice yönetmek
to pull the strings Verb
başkalarının gizli konuşmalarını gizlice dinleme
eavesdropping
başkalarının gizli konuşmalarını gizlice dinlemek
to eavesdrop Verb
başkalarının gizli konuşmalarını gizlice dinleyen
eavesdropper
başkasından önce bir hedefe gizlice ulaşmak
to steal a march on sb Verb
bir cesedi gizlice mezardan çıkaran
body snatcher
bir metne sonradan gizlice eklenen kısım
surreptitious passage in a manuscript
bir teşkilata gizlice girmek
to infiltrate into an organization Verb
bir yere gizlice girmek
to break into something Verb
birini gizlice görevlendirmek
to plant someone Verb
birini yıkıma sürmek için aleyhinde gizlice anlaşmak
to conspire to ruin sb Verb
biriyle gizlice yazışmak
to keep up a secret correspondence with sb Verb
casusların gizlice nüfuz etmesi
infiltration of spies
düşman hatlarına gizlice girmek
to infiltrate the enemy lines Verb
içine gizlice uyuşturucu katılmış içki
mickey finn
konuşmaları gizlice dinlemek için bir çeşit telefon aleti
dictograph
mahkeme emri olmadan telefonu gizlice dinlemek
to wiretap without a court order Verb
parayı gizlice kendi cebine indirmek
to divert money Verb
sevgilisiyle gizlice kaçmak
to elope with a lover to Verb
sonradan gizlice alınan fazla paranın kendisine iadesi
accomodation payment Noun
telefon konuşmalarını gizlice dinlemek
to intercept telephone calls Verb
telefonu gizlice dinleme
wiretapping
telefonu gizlice dinlemek
to wiretap Verb
telefonun gizlice dinlenmesini önleyen araç
scrambler
teli gizlice dinlemek
to wiretap Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database