go through

  1. (a) (hastalık vb.) çekmek, katlanmak, duçar olmak, (tecrübe vb.) geçirmek.
    go through fire and water:
    çok ıstırap çekmek, feleğin çemberinden geçmek, çetin sınav atlatmak.
    The country has gone through too many wars. He went through some hard times. (b) yoklamak, gözden geçirmek, iyice incelemek, altından girip üstünden çıkmak, (c) (tasarı, plân, öneri) kabul edilmek, onaylanmak.
    The new law has gone through the parliament. (d) sarfedip bitirmek.
    She went through all her money. (e) (tren vb.) durmadan geçmek/gitmek. (f) hepsini yapmak, okumak, bitirmek, ikmal etmek.
    I went through two books over the weekend. (g) ara(ştır)mak.
    He went through his pockets to find a nickel.
  2. (a) incelemek, gözden geçirmek, (b) dayanmak, sürmek, geçmek, (c) olmak, (d) tüketmek, dibine darı ekmek.

    He went through his fortune in a year: Bir yılda bütün servetini tüketti.
bütün parasını harcamak Verb
çıraklık dönemini tamamlamak Verb
çıraklık döneminde olmak Verb
gelen mektup buları okumak Verb
gelen mektupları okumak Verb
liyakatini göstermek Verb
mektuplarına bakmak Verb
birinin eşyalarını karıştırmak Verb
kurs izlemek Verb
buhran döneminden geçmek Verb
kriz geçirmek Verb
zor günler geçirmek, zor zamanlar geçirmek, zor bir dönemden geçmek Verb, Idioms
zor günler geçirmek, zor zamanlar geçirmek, zor bir dönemden geçmek Verb, Idioms
daktilo hatalarını düzeltmek için bir metni gözden geçirmek Verb
müthiş sıkıntılı anılar yaşamak Verb
savaş görmek Verb
geçmek Verb
olmak Verb
hesapları gözden geçirmek Verb
dayanmak Verb
zor günler geçirmek, zor zamanlar geçirmek, zor bir dönemden geçmek Verb, Idioms
herşeyi/her türlü tehlikeyi göze almak, her mihnete/meşakkate katlanmak, kendini ateşe atmak.
biri için her şeyi göze almak Verb
gümrük ödemeden geçmek Verb
zor günler geçirmek, zor zamanlar geçirmek, zor bir dönemden geçmek Verb, Idioms
anası ağlamak Verb
zor anlar yaşamak Verb
iflasını ilan etmek Verb
sıkıntıya girmek Verb
güç anlar yaşamış olmak Verb
isteksizce yapmak Verb
uygun yollardan gitmek Verb
(a) tepesi atmak, çok öfkelenmek, (b) (fiyat) çok yükselmek, ateş pahası olmak.
Fuel prices are going through the roof .
(sonuna kadar) sebat etmek, dayanmak, yürütmek, sonuca ulaştırmak, bitirmek, tamamlamak.
He disliked
the job so much that he refused to go through with it.
sebat edip bitirmek, güçlüklere rağmen yapmak.
bir seyahat acentesinin düzenlediği geziye çıkmak Verb
feleğin çemberinden geçmek, çetin hayat tecrübesi geçirmek.