(tren) yolda sadece üç istasyonda durarak gitmek
Verb
kalabalığa uymak, başkalarının yaptığını yapmak.
I do what I want to do; I don't follow the crowd:
Ben başkalarının yaptığını değil, canımın istediğini yaparım.
giysiye yakışacak bir şapka istemek
Verb
evlenmek niyetiyle flört etmek
Verb
planlarını uygulamak
Verb
tasarılarını gerçekleştirmek
Verb
birinin görüşlerini paylaşmak
Verb
birinin üstüne üstüne gitmemek
Verb
biriyle bir şeyi yarı yarıya paylaşmak
Verb
biriyle yarı yarıya paylaşmak
Verb
biriyle yarıyarıya paylaşmak
Verb
biriyle yarı yarıya paylaşmak
Verb
masrafları paylaşmak
Verb
biriyle el ele gitmek
Verb
biriyle el ele gitmek
Verb
güç duruma düşürmek, başını derde sokmak.
… için zor/çetin/acı olmak.
It will go hard with us if … : … olursa halimiz haraptır/çekeceğimiz var.
… ile ortak olmak, birleşmek.
büyük başarı sağlamak.
Zeki Müren's latest song has really gone off with a bang over here.
bir şeyi incelerken ince eleyip sık dokumak
Verb
ince eleyip sık dokumak
Verb
biriyle masrafları paylaşmak
Verb
bir şey için yapılan masrafı biriyle paylaşmak
Verb
(sonuna kadar) sebat etmek, dayanmak, yürütmek, sonuca ulaştırmak, bitirmek, tamamlamak.
He disliked the job so much that he refused to go through with it.
sebat edip bitirmek, güçlüklere rağmen yapmak.
aleyhinde dava açmak
Verb
birisinin aleyhine dava açmak.
... ile savaşa girmek
Verb
(borsa) birden fırlayış göstermek
Verb
…'e devam etmek, sürdürmek, uygulamaya geçmek.
to go ahead with a plan.