Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
grease
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
yağ, içyağı, et yağı, hayvanî yağ, don yağı, kuyruk yağı.
You will never get the grease off the plates
if you don't use soap.
in grease = in pride = prime of grease
: semiz, avlanmaya elverişli (av hayvanı).
gres yağı, katı makine yağı, yağlı madde.
grease wool
ile ayni anlama gelir. kirli yün, yapağı.
yağla(t)mak, yağ sürmek.
He took his car to have it greased. grease the tin with butter before baking the cake.
grease heel/greasy heel
ile ayni anlama gelir. (atlarda) topuk iltihabı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
grease someone's palm
rüşvet vermek.
grease/oil/cross someone's palm (with)
rüşvet vermek.
a wrapping paper resistant to oil or grease
yağlı kağıt
cup grease
donyağı
cup grease
gres
elbow grease
emek, el emeği, alınteri.
to use a bit of elbow grease
: emek harcamak/sarfetmek/vermek, alın teri
dökmek, sıkıntıya katlanmak.
Noun
lubricating grease
gres
palm grease
rüşvet
grease band
(zararlı haşaratı tutmak için meyve ağaçlarına sarılan) yağlı sargı.
Noun
grease box
yağdanlık
grease cup
yağdanlık, gres kutusu.
Noun
grease gun
(el ile işleyen) yağ/gres pompası, (yatak yağlamak için) yağlama tabancası.
Noun
grease heel/greasy heel
grease
ile ayni anlama gelir. (atlarda) topuk iltihabı.
grease lubrication
gres yağlama
grease monkey
tamirci, otomobil/uçak vb. tamircisi, tamirhane işçisi.
grease or butter
yağsız
grease paint
gösteriş
grease paint
yaldız
grease pencil
yağlı (kurşun)kalem: parlak yüzeylere yazı yazmak için soyulabilen spiral kâğıda sarılı yağ ve boya karışımı boya kalemi.
Noun
grease pump
yağlama pompası
Noun
grease retainer
salmastra bileziği
grease retainer
salmastra halkası
Noun
grease retainer
yağ deposu
Noun
grease sb's palm
birine rüşvet vermek
Verb
grease seal
yağ contası
Noun
grease the hand/palm of
rüşvet vermek.
grease the right palms
dürüst kimseye rüşvet vermek
Verb
grease the wheels
para ile işini yürütmek.
grease wool
grease
ile ayni anlama gelir. kirli yün, yapağı.
It is the squeaky wheel that gets the grease.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
oil/grease the wheels
işleri kolaylaştırmak.
remove the grease from sth
yağ lekesi çıkarmak
Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.