guven

Turkish-English Phrases

(tahmin) güven derecesi
confidence figure
birine güven telkin etmek
to inspire someone with confidence Verb
birini kendisine yapılan bir talebe karşı güven altına almak
to hold someone harmless from a claim Verb
birinin kendine güven kazanmasını sağlamak
to bring someone out of herself Verb
biriyle kendi arasında güven için mesafe bırakmak
to hold someone at bay Verb
değişik yerlerde bulunan malları güven altına alan sigorta
blanket insurance
güven
credence
güven
security Noun
güven
assurance
güven
faith
güven
dependence
güven
safety Noun
güven
confidence
güven
reliance
güven
trust
güven
positivism
güven
safekeeping
güven
affiance
güven
assuredness
güven
belief
güven
credit
güven
hope
güven altına alınmamış
unassured
güven altına almak
to bring into safety Verb
güven altında
in the bag
güven altında olmayan geçim
precarious livelihood
güven aralığı
confidence interval Noun, Statistics
güven belirtisi
mark of confidence
güven belirtisi
sign of confidence
güven bunalımı
crisis of confidence
güven derecesi
confidence figure
güven duygusu
sense of security
güven duygusu
security Noun
güven duymamak
to doubt Verb
güven eksikliği
insecurity Noun
güven fonu
trust fund
güven gerektiren mevki
confidential post
güven ifadesi
expression of confidence Noun
güven ihlaflı
contingency insurance
güven inşası
confidence building Noun, Politics-Intl. Relations
güven isteyen bir mevki için uygunsuz
unfit for a position of trust
güven isteyen mevki
post of confidence trust
güven kazanmak
to gain confidence Verb
güven oyu
vote of confidence
güven oyu almak
to receive a vote of confidence Verb
güven oyu istemek
to ask for a vote of confidence Verb
güven sorunu
trust issue Noun, Psychology
güven uyandıran
plausible
güven vermek
to inspire confidence Verb
huzur ve güven ortamı
atmosphere of peace and security Noun, Politics-Intl. Relations
iş politikasına olan tam güven
full faith in business policy
kendine fazla güven
overconfidence
kendine güven
self-reliance
kendine güven
self-confidence Noun, Psychology
kendine güven
self- confidence
kendine güven
personal confidence
kendine güven gelmek
to feel (find) one's legs Verb
kendine güven kazanmak
to come out of yourself Verb
kendine güven kazanmak
to gain confidence Verb
kendine güven kazanmak
to expand Verb
kesin güven
implicit confidence
kesin güven
irrevocable trust
kişisel güven
personal confidence
körü körüne güven
implicit confidence
milletine güven duymak
to feel its feet Verb
ortak güven
collective security
öz güven
self-reliance
paraya güven
confidence in the currency
sarih güven
express trust
sarsılan güven
shaken confidence
sarsılmış güven
shaken confidence
siyasal güven sahibi olmak
to enjoy political trust Verb
tam güven
perfect trust
tam güven
strict confidence
tam güven
entire confidence
tam güven
implicit confidence
temel güven
basic trust Noun, Psychoanalysis
tüketici güven endeksi
consumer confidence index Noun, Economics
yeniden güven uyandırmak
to restore confidence Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

güven
Bir şeye inanmaktan, dayanmaktan, bel bağlamaktan ... duygu, inan, güvenç, îtimat