hafifletmek

Turkish-English Translation

  1. qualify
  2. allege
  3. temper
  4. loosen
  5. allay
  6. dull
  7. mollify
  8. Verb to alleviate
  9. Verb to attenuate
  10. palliate
  11. downgrade
  12. Verb to de escalate
  13. Verb to dilute
  14. Verb to extenuate
  15. Verb to mitigate
  16. Verb to moderate
  17. Verb to palliate
  18. Verb to qualify
  19. assuage
  20. Verb to subdue
  21. Verb to temper
  22. etherealize
  23. Verb to lighten
  24. Verb to reduce the weight of
  25. Verb to diminish
  26. Verb to abate
  27. Verb to relieve
  28. Verb to weaken
  29. Verb to lower
  30. Verb to unlade
  31. Verb to modify
  32. Verb to dim
  33. Verb to rarefy
  34. Verb to deaden
  35. Verb to unburden
  36. Verb to attemper
  37. Verb to assuage
  38. Verb to drop
  39. Verb to still
  40. obtund
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ağrıyı hafifletmek
to soothe Verb
ağrıyı hafifletmek
to abate the pain Verb
bir cezayı hafifletmek
to relax a penalty Verb
bir cezayı hafifletmek
to mitigate a penalty Verb
bir cezayı hafifletmek
to relax penalty Verb
bir mahkeme kararını hafifletmek
to remit a sentence Verb
bir mahkûmiyeti hafifletmek
to lighten a sentence Verb
birinin görevini hafifletmek
to lighten sb's task Verb
birinin suçunu hafifletmek
to extenuate sb's guilt Verb
birşeyi hafifletmek
to smooth over something Verb
cezasını hafifletmek
to let off Verb
cezayı değiştirmek veya hafifletmek
to commute Verb, Law
cezayı hafifletmek
commute a sentence Verb, Law
geminin yükünü hafifletmek
to lighten a ship's cargo Verb
işsizliği hafifletmek
to alleviate unemployment Verb
şartları hafifletmek
to relax requirements Verb
sıkıntısını hafifletmek
to relieve Verb
üzerindeki baskıyı hafifletmek
to decompress Verb
vergileri hafifletmek
to lighten taxes Verb
vicdanını hafifletmek
to lighten one's conscience Verb
yükünü hafifletmek
to disburden Verb
zarar ziyanını hafifletmek
to mitigate one's damage Verb
acil durumlarda semptomları hafifletmek için kullanılan ilaç
rescue medication Noun, Medicine
hırsızlık suçunu hafifletmek için yoksulluğunu ileri sürmek
to plead poverty in extenuation of a theft Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Hafiflemesine yol açmak, azaltmak
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.