half-

yarı(m), (1'den küçük).
I gave her one half of my apple: Elmamın yarısını ona verdim.
to take
half of: yarısını almak.
Two halves make a whole: İki yarım bir bütün eder.
half a dozen: yarım düzine.
to go halves: yarı yarıya bölüşmek.
They had gone halves in everything: Her şeyi yarı yarıya bölüştüler.
cut in half = cut into halves: yarıya/ikiye bölmek.
He is too clever by half: Lüzumundan fazla akıllıdır.
the first/second half: ilk/ikinci yarısı.
do something in/by halves: bir işi yarım yamalak yapmak.
Noun
buçuk (1'den büyük sayılar için).
Two and a half kilos = two kilos and a half: İki buçuk kilo.

half past ten: (saat) on buçuk.
at half past ten: saat on buçukta.
two and a half: iki buçuk.
Noun
yarı dönem/devre, oyunun iki döneminden biri. Noun, Sports
yarım.
a half cup: yarım fincan (dolusu).
half French half English: yarı Fransızca yarı
İngilizce.
half one thing half another: yarım yamalak, bölük pörçük.
Adjective
yarım yamalak, tam olmayan, noksan.
A half truth is often no better than a lie: Yarım gerçek yalanla
birdir.
I don't like half-measures: Yarım yamalak tedbirlerden hoşlanmam.
Adjective
(bileşik sözcüklerde) yarı-.
half-asleep: yarı uykuda.
half-baked: yarı pişmiş.
half-dressed:
yarı giyinik.

NOT:

half-, birçok sözcüklerin önüne gelerek onlara yarı-, kısmî anlamı ekler. Bunların anlamı temel sözcüğün anlamından kolayca çıkarılabilir. Bu tür başlıca sözcükler bu ve bunu izleyen sayfaların altında verilmiştir.
Adverb
kısmî, kısmen, yarı yarıya, tamamlanmamış, âdeta, nerde ise, hemen hemen.
a glass half full of milk:
yarı yarıya süt dolu bir bardak.
The beggar was half-dead from hunger: Dilenci nerde ise açlıktan ölecekti.
Adverb
oldukça, nisbeten, bir dereceye kadar.
She was only half recovered from her illness: Hastalıktan
oldukça iyileşmişti.
I half suspect that … : …'den bir dereceye kadar şüpheliyim.
Adverb
'ın çoğulu: yarımlar.
acemi politikalar Noun
tam teşekkül etmemiş
melez
yarı meşin yarı bez kaplı cilt
pamukla karışık
bunun karşılığında bu müşterilerden alınan komisyonlardan bir pay alır
bir menkul kıymetler şirketine yeni müşteriler bulmak olan kişi
yarım günlük iş
yarım yevmiye
yarı tarife (bilet
isteksiz girişim
yarım saatte bir otobüs servisi
sinema filmi ya da televizyonda ekranın iki yarısında iki görüntünün aynı anda belirmesi
yetersiz önlem
(baskı) iki aralıklı
yarım sayfa ilan
yarı fiyat
yarıyıl sömestre
sarhoş
yarı ahşap yarı kâgir
yarım günlük iş
yarım gün çalışan işçi
yarım gün çalışan işçi
(foto) yarım ton
kalıpla basılan fotoğraf
yabancılar için yeminli mahkeme
yarı gerçek
yarı yol
haftada iki kez
altı aylık taksit
altı ayda bir yapılan toplantı
altı ayda bir yapılan ödeme
yıl ortası dinlenme tatili
yarım gün çalışmak Verb
çocuklara yarım tarife
birini yarı yolda karşılamak Verb
bir şeyi yarı fiyatına satmak Verb
yarım ton
birbuçuk ...
bir buçuk ...
yarımşar
buçuk
yarı fiyatına
yarım kulakla dinlemek Verb
yarılanmak Verb
yarılanmak Verb
yarım kulakla dinlemek Verb
eş, karı veya koca.
How is your better half: Eşiniz nasıl?
eş (karı veya koca).
How is your better half: Eşin nasıl?
birşeyi ikiye bölmek Verb
birşeyi yarıya bölmek Verb
birşeyi ikiye ayırmak Verb
yarı oranında Adverb
yarı nispetinde Adverb
yarılamak Verb
yarısını kesmek Verb
ortalamak Verb
sınava girenlerin yarısını bırakmak Verb
birinci yarı Noun, Sports
ilk devre Noun, Sports
birinci devre Noun, Sports
ilk yarı Noun, Sports
yarı fiyatına
biriyle bir şeyi yarı yarıya paylaşmak Verb
berbat durum ;* hazırlıksız iş görmek Verb
(eskiden) ikibuçuk şilin
yarım düzine
yarı ayar
yarı yarıya
yarım zırh, bacakları açıkta bırakan zırh. Noun
yeterince hazırlanmamış ya da düşünülmemiş
aptalca
iyi oluşmamış fikirler Noun
yarı deri ciltli
üveylik. Noun
(otelde) ücrete sabah kahvaltısı ve bir öğün yemek dahil
yarım pansiyon
postal Military
yarım çizme. Noun
yarım şişe
brother ile ayni anlama gelir. üvey kardeş.
yarım dolar. Noun
yarım-âhenk. Noun
melez insan
ılımlı iklim
yarı-tetik: ateşli bir silahın horozunun yarıya kadar çekilip bırakılması hali. Bu durumda tetik çekilse de silah ateş almaz. Noun
getirdiği müşteriler üzerinden borsa üyesine komisyon karşılığı çalışan kişi
yarım kron: İngiltere'de 1971'den önce 2 şilin 6 peni (1/8 sterlin) değerindeki sikke. Noun
epey sarhoş
5 sentlik ABD gümüş parası: 1794-1805 ve 1829-1873 yıllarında kullanılmıştır. Noun
yarım dolar
yarım dolar: 50 sent değerinde ABD gümüş parası. Noun
yarım düzine
yarı dubleks
yarı dubleks kanal
5 dolarlık ABD altın parası (1929'da tedavülden kaldırılmıştır). Noun
yarım bilet ücreti
yarı fiyatı
yarı bitmiş
yarı bitmiş ürünler Noun
(havada yarım daire çizerek) balıklama dalış. Noun
dülger bağı, sade ilmik,
den. meze volta. Noun
öğleden sonraki tatil
yarım saatte bir
yarı katılım
yarım yamalak bilgi
half binding
gelişme ve refah döneminin arkasından gelen yozlaşma ve çöküş
bayrakların yarıya inmesi
yarı önlem
yarı tedbir
yarımay
yarım ay biçiminde herhangi bir şey
yarım ay
(güreş) boyunduruk. Noun
yarım nota, süresi tam notanın yarısına eşit olan nota. Noun
yarı
aralık
dergi yayımcılığında yazı ya da reklamın karşılıklı iki sayfanın alt ya da üst bölümüne basılması
geri hizmette bulunan veya emekli olan subayın indirilmiş maaşı. Noun
yarım pansiyon
kahvaltı ve bir öğün yemeği içeren otel ücreti
yarı fiyat
tasviye için yarı fiyat ına
delil gibi görünüp aslında delil olmayan
görünürde kanıt
yarım bilet ücreti
yarım tarife
yarım aralık/fasıla: bir tam nota çalınma süresinin yarısına eşit aralık. Noun
yarım kafiye. Noun
yarım uyak Noun, Language-Literature
yarı hisse
yarım hisse
yarı pay
yarım kabuk: midye, istiridye vb. gibi iki kabuklu deniz hayvanlarının kabuklarının her biri. Noun
üvey abla/ kızkardeş.
yarım beden: kısa boylu kadınlara mahsus 12.5'tan 24.5'a kadar buçuklu beden ölçüsü. Noun
(kundura, çizme vb. için) yarım pençe. Noun
yarım altın: 10 şilin değerinde İngiliz parası (1917'de tedavülden kaldırılmıştır). Noun
semitone. Noun, Music
yarım adım: hızlı yürüyüşte 15 inç (38 cm.), yavaş yürüyüşte 18 inçlik (46 cm.) adım. Noun, Military
(US) 50 dolarlık hisse senedi
sömestr tatili
yarıyıl tatili
yarı tutar
yarısı
işin en zor kısmı Noun
yarım bilet (çocuk bileti
yarı-gelgit, yarım met. Noun
(spor) yarı, devre, dönem, ara, haftaym. Noun
yarım gün çalışan işçi
yarım gün çalışan
çakırkeyif

bastard title ile ayni anlama gelir. yarı başlık: kitap metninden önce bütün bir sayfaya basılan başlık. Noun
bölüm başlığı. Noun
önü tekerlekli arka tarafı paletli araç
yarı eğitilmiş.
yarım kelime
yarım haftalık iş
altı ay
altı ayda bir
altı aylık hesap
bir ürün ya da hizmetin toplam tüketiminin yarısı ya da ondan çoğunu gerçekleştirenler Noun
ikiye ayrılmış/bölünmüş.
cut in half: ikiye bölmek/ayırmak.
birini yarı yolda karşılamak Verb
yarısı bile değil.
And that's not half of it = I haven't told you the half of it: Bu söylediklerim
daha yarısı bile değil (Daha neler var neler!).
to make a good start is half the battle: İyi başlanmış iş yarı başarılmış sayılır.
(a) asla, kat'iyen, pek … değil, hiç de … değil.
not half bad: hiç de fena değil.
not half
good enough: asla iyi değil.
The food's not half bad: Yemek hiç de fena değil. (b) yarısı bile değil, (c) hem de nasıl, pek çok, ziyadesiyle.
“Did you like it?” “Not half!”: “Hoşuna gitti mi?” “Hem de nasıl!”.
He didn't half swear: Öyle bir küfretti ki!
I didn't half like it: Çok hoşuma gitti.
It isn't half windy today: Bügün çok fırtına var.
half3 (5).
pek fena değil
hiç fena değil
yarısı bile değil.
And that's not half of it = I haven't told you the half of it: Bu söylediklerim
daha yarısı bile değil (Daha neler var neler!).
to make a good start is half the battle: İyi başlanmış iş yarı başarılmış sayılır.
hizmet dışı bırakılmış yarım ücret alan kişinin durumu
birbuçuk ...
bir buçuk ...
bir adamın karısı
insanın karısı ya da kocası
gidiş dönüş biletinin gidiş kısmı
gidiş bileti
masrafın yarısını ödemek Verb
yarı yarıya indirmek Verb
dönüş bileti
ikinci devre Noun, Sports
ikinci yarı Noun, Sports
birşeyi ikiye bölmek Verb
…'in büyük kısmı Noun
çok zeki, fazlasıyla zeki.
That new boy offended everyone by being too clever by half.
açıkça, apaşikâr, besbelli, gözü kapalı (olarak bile), dikkat etmeden bile.
You can see with half
an eye that he and his wife are unhappy together.

Yemin, ant, kasem
Arka, art