custom

English-Turkish Translation

  1. Noun, Language-Literature gelenek
  2. Noun, Law teamül
  3. Noun, Sociology örf
  4. alışkanlık, alışkı, itiyat, âdet.
    It is my custom to go for a walk after supper.
  5. örf, gelenek, görenek, töre, anane.
    Social customs vary greatly from country to country.
  6. (a) gümrük, (b) gümrük idaresi.
  7. müşterilik, alışveriş.
  8. müşteri(ler).
    We lost a great deal of custom when that new shop opened across the road.
  9. ısmarlama (yapılmış).
    custom shoes.
  10. ısmarlama üzerine çalışan (esnaf).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

customs and traditions
gelenek ve görenekler Noun
democratic customs
demokratik teamüller Noun
withdraw one's custom from a shop
birinin müşterisini bir dükkândan çekmek Verb
according to local custom
yerel âdete göre
according to the custom
âdetçe
acquiescence in custom
haklarına halel gelebilecek kişilerin karşı çıkmadan barış içinde o töreye zımnen muvafakat etmeleri Noun
acquiescence in custom
bir törenin bağlayıcı olması için
authorized by custom
âdet üzere
banking custom
bankacılık âdeti
build up custom
müşterinin ayağını alıştırmak Verb
conformable to custom
örf ve âdete uygun
depart from a custom
bir âdeti bırakmak Verb
departure from an old custom
eski bir âdetten vazgeçme
domesticate a foreign custom
yabancı bir âdeti benimsemek Verb
draw custom
müşteri çekmek Verb
establish a custom
âdet haline getirmek Verb
established custom
yerleşik âdet
general custom
genel âdet
general custom
meslek ayrıntısı göstermeyen âdetler
general custom
âdetler
have a good custom
iyi alışkanlığı olmak Verb
immemorial custom
çok eski âdet
judicial custom
adli âdet
legal custom
örf ve adet hukuku
legal custom
(US) örf ve âdet hukuku
local custom
mahalli örf
local custom
mahalli âdet
local custom
yerel örf ve adet Noun, Law
long custom
eski âdet
loss of custom
müşteri kaybı
maritime custom
denizcilik âdeti
National custom
milli âdet
nautical custom
denizcilik âdeti
particular custom
mahalli âdet
particular custom
yerel âdet
reject a custom
bir âdeti reddetmek Verb
resurrect an ancient custom
eski bir âdeti canlandırmak Verb
retain an old custom
eski bir âdeti alıkoymak Verb
right of custom
örf ve âdet hakkı
sanction of custom
örf ve âdet hukuku
special custom
yerel âdet
standing custom
eski âdet
stock custom
borsa âdeti
stock- exchange custom
borsa âdeti
strong custom
kök salmış âdet
custom and usage
gelenek görenek
custom and usage
örf ve adet Noun
custom at the port
liman âdeti
custom barriers
gümrük engelleri Noun
custom body
(araba) özel karoseri
custom car
özel yapılmış araba
custom clearance
gümrükten çekme
custom clothes
(US) ısmarlama giysi
custom department
(US) ısmarlama giysi reyonu
custom design
ısmarlama
custom design
terzi patronu
custom house nfr
gümrük belgesi
custom house on the frontier
sınır gümrüğü
custom made
ısmarlama
custom manufacturing
fason üretim Noun
custom of the country
ülkenin gelenekleri Noun
custom of the locality
mahalli âdetler
custom of the port
liman âdeti
custom of the trade
işin gereği
custom order
ısmarlama sipariş
custom regulations
gümrük mevzuatı
custom roes
gümrük hâsılatı
custom tailor
(US) ölçüye göre diken terzi
custom walls
gümrük duvarları Noun
custom work
ısmarlama iş
custom, usage and traditions
örf, adet ve ananeler Noun
according to the custom of the country
memlekette âdet olduğu üzere
frontier custom house
sınır gümrüğü
goods stopped at the custom house
gümrükte alıkonulan mallar Noun
introduce custom duties
gümrük resimi koymak Verb
principal custom house
gümrük baş müdürlüğü
English-Turkish phrases from Zargan's own database