lock

  1. Noun kilit.
    double lock: çifte kilit.
    safety lock: güvenlik kilidi.
    letterkeyed lock:
    şifreli kilit.
    Yale lock: Yale kilidi.
    pick a lock: kilidi anahtarsız (kurcalayarak) açmak.
  2. Noun mandal, sürgü, kenet.
  3. Noun (ateşli silahlarda) ateşleme düzeni/tertibatı, mekanizma.
  4. Noun kanal havuzu: kanal içinde gemileri yükseltmek/alçaltmak için kullanılan iki ucu sürgülü kapılarla kapalı bölme.
  5. Noun basınçlı bölme, basınç düşürme odası.
  6. Noun (güreş) kapma, kavrama, yakalama.
    arm lock: kol kapma.
  7. Verb kilitle(n)mek.
    lock the door. I forgot to lock the door. The door is locked.
  8. Verb
    lock up: kapa(t)mak, üstüne kilit vurmak, kilit altına almak.
    to lock up a prisoner. to lock
    up one's private papers.
  9. Verb kenetle(n)mek.
  10. Verb (kolları) birbirine kavuşturmak/geçirmek.
    to lock arms.
  11. Verb sımsıkı kucaklamak/sarılmak.
  12. Verb (gemi) kanal havuzuna sokmak, kanal havuzunda yukarı/aşağı gitmek.
  13. Verb (kanalı) havuzlara ayırmak.
  14. Noun lüle, perçem kâkül.
  15. Noun kiznek, kısa/kırpıntı yün.
mektuplarını kilit altında tutmak Verb
kenetlemek Verb
hava kompartımanı: hava basıncı altında tutulan bir bölmeye geçişi sağlayan hava geçirmez kompartıman/odacık/valf. Noun, Technology
tulumba ve borularda hava kabarcığının sebep olduğu direnç/empedans/zorluk. Noun
bisiklet kilidi Noun, Cycling
savak
kanal savağı
kanal havuzu
büyük harf kilidi Information Technology
emniyet kilidi
çekmece kilidi
şifreli kilit.
gümrük mührü
sürgülü kilit
diferansiyel kilidi Noun, Transport
kapı kilidi
anahtarı iki kez çevirerek kitlemek Verb
anahtarı iki kez çevirerek kilitlemek Verb
kontak anahtarı
kilide uymak Verb
kilidi zorla açmak Verb
kilidi zorlamak Verb
bir kilidi açmaya çalışmak Verb
emniyet kilidi
asma kilit
(güreşte) kalça çelmesi.
gömme kilit
şifreli kilit
şifreli kilit
kilide anahtar uydurmak Verb
gömme kilit.
şifreli kilit
kilidi maymuncukla açmak Verb
savak
erişim kilidi Information Technology
şifreli kilit
emniyet kilidi
maymuncukla kolay kolay açılmayan emniyetli kilit
emniyet kilidi
emniyetli kilit
emniyet kiliti
şifreli kilit
kâkül
direksiyon kilidi
direksiyon kilidi
sürgülemek.
reze
gelgit etkisi altında olan limandaki gemi havuzunu inmeden koruyan kapı
: zamanı gelmedikçe açılmayan kilit.
bagaj kilidi Transport
buğu tıkacı, benzin motorlarında ısınan benzinde oluşarak benzin akışını tıkayan kabarcık. Noun
araba baskısı
(eski tip) tüfek çakmağı. Noun
kilitsiz
bir mahpusu hapsetmek Verb
kapatmak Verb
sürgü
bu terim ayrıca bazı bankalarca sağlanan kiralık banka kasası kutularını da kapsar
kişisel kullanım için bir kasa ya da güvenlikli kutu
kanal kapağı
anlaşmazlığa/ihtilâfa düşmek, anlaşamamak, uyuşamamak, çatışmak.
kapa(t)mak, sıkışıp/kapanıp kalmak.
The ship was locked in ice. The secret was locked in her heart.

to lock oneself in: kapanmak, kapalı kalmak.
kazancı tahsil etmek Verb
kazancı tahsil etmek Verb
kâr dağıtmamak Verb
kanal bekçisi
havuz kapağı görevlisi
çilingir
emniyet somunu, kilit somunu. Noun
kâkül
lüle
perçem
(radar) hedefe kilitlenmek, hedefi yakalayıp otomatik olarak izlemek.
odaya girip kilidini kapatmak Verb
(füze vb) otomatik olarak yolu bulmak ve hedefe kilitlenmek Verb
(a) (kilitleyip) dışarıda bırakmak.
She was so angry she locked her sister out. (b) işçileri çalışma
yerine bırakmamak, lokavt yapmak, iş yerini işçilere kapatmak. (c) zihninden uzaklaştırmak, aklından çıkarmak, ümidi kesmek, unutmaya çalışmak.
They locked out of their minds all thoughts of returning.
çilingirlik Noun
kilit mandalı
saplama
birini içeri kapatmak Verb
baştan başa
vaktinde tedbir almamak, tedbir almakta gecikmek, iş işten geçtikten sonra tedbir almaya kalkışmak.
birinin yüzüne kapıyı kapatmak Verb
(a) hapsetmek, hapse atmak, (b) (evin/otomobilin vb.) kapılarını sımsıkı kilitlemek, (c)
basım
bağlamak, (d) güvence/teminat altına almak, garanti etmek.
We've got the championship locked up.
bir tutukluyu kilit altında tutmak Verb
menkul değerleri kapatmak Verb
mühürlemek Verb
sermaye yatırmak Verb
hapsetmek Verb
kârı dağıtmamak Verb
kilitli ama bekçisi olmayan mağaza
kilitli ama bekçisi olmayan dükkân
tümüyle, bütünüyle, tamamıyla, tamamen, baştanbaşa, olduğu gibi, topu birden, ne var ne yok hepsi, heyeti
umumiyesiyle.
They rejected the proposals, lock, stock and barrel. He sold the factory, lock , stock and barrel.
toptan, tamamıyla, tümü ile, baştanbaşa, ne var ne yok hepsi.
merkezi kilit sistemi Noun, Transport
kilit altında tut
kilit altında, sımsıkı kapalı, sıkı güvenlik altında.
to put/keep sth/someone under lock and key:
Bir şeyi/kimseyi kilit altında saklamak/muhafaza etmek.
kilidi açmak Verb