halinde

Turkish-English Translation

  1. in
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

... halinde
in the form of ... Adverb
<sayı>nın katları halinde
in multiples of Adverb, Mathematics
… olması halinde
in the event that Conjunction, Law
… olması halinde
in the event Conjunction, Law
aciz halinde
in case of insolvency
aciz halinde
in case of inability to pay
amfi halinde
in tiers
anlaşmazlık halinde
in case of disagreement
anlaşmazlık halinde
in the case of disagreement
apaçık çelişki halinde
in flagrant contradiction
aşiret halinde
in a nomadic condition
aşiret halinde
as a tribe
balyalar halinde
in bales
birlikler halinde
in troops
cetvel halinde
tabular
cetvel halinde
tabular form
çizgiler halinde
linear
demet halinde
in sheaves
demet halinde
in bunches
deste halinde
in bundles
devamlı teşhir halinde
on (permanent) display
dizi halinde
in series
eşit parçalar halinde
in equal parts
forma halinde
in quires
gaz halinde
gaseous Adjective
gelişim halinde
in process of development
gelişme halinde
in process of development
gelişme halinde
in process of developments
hareket halinde
afoot
hareket halinde
on the gad
hareket halinde
in motion
hareket halinde
on the move
hareket halinde
on the wing
hareket halinde
on the go
hareket halinde
in transit
hareket halinde
on the fly
iflas halinde
hole in the air
ihtilaf halinde
to be by the ears
ihtilaf halinde
in case of litigation
ihtiyaç halinde
in case of need
ihtiyaç halinde
as may be required
imkânsızlık halinde
in case of inability
inşaat halinde
in process of construction
inşaat halinde
on the stocks
kafile halinde
in convoy
kalkınma halinde
in process of development
kendi halinde
unobstructed
kendi halinde
unpretending
kendi halinde
modest
kitle halinde
(Fr.) en masse
koro halinde
in chorus
küçük küçük parçalar halinde
in c o ds
küçük kupürler halinde
of low denomination
küçük parçacıklar halinde
finely Adverb
kül halinde
as a whole
mecburiyet halinde
in case of urgency
meşru müdafaa halinde
in sefl-defense
meşru müdafaa halinde
in legitimate defense
minyatür halinde
in little
moda halinde
in vogue
müdüriyetle işbirliği halinde
in cooperation with the management
müzakere halinde
under discussion
nefis fsi savunması halinde
self-defensive
nefis savunması halinde
self-defensive
ödememe halinde
in default of payment
ölüm halinde
in the event of death
ölüm halinde
in case of death
olumsuz cevap halinde
in case of an answer in the negative
orijinal halinde
originally Adverb
oturum halinde
in session
özel toplantı halinde
in conclave
özet halinde
compendious Adjective
parça halinde
fragmentary
parçalar halinde
by parcels
parçalar halinde
in bits and pieces
partiler halinde
in lots
ret halinde
in case of refusal
sadece ... halinde
to the extent ... Adverb, Law
savaş halinde
embattled
seri halinde
seriatim
seyir halinde
in transit
sık sıra halinde
serried
sıra halinde
in file
şüphe halinde
in case of doubt
tam faaliyet halinde
in full activity
tamirat halinde
running repairs
tamirat halinde
under repair
tanecikler halinde
finely Adverb
tasavvur halinde
notional
tasfiye halinde
in liquidation
taslak halinde
quick-and-dirty
temerrüt halinde
in the event of default
teyakkuz halinde
alert Adjective
toplantı halinde
in council
toz halinde
powdered
tutam halinde
wispy
uyuşmazlık halinde
in the event of disagreement
yokluğu halinde
failing
zaruret halinde
in emergencies
zaruret halinde
in case of emergency
(gemi) seyir halinde olmak
to be under way Verb
(hayvan) doğum halinde olmak
to be in litter Verb
(isimlerde)-e halinde olan
dative
ancak klişeler halinde düşünebilmek
to be compartmentalize d Verb
balyalar halinde yapmak
to make up in bales Verb
biriyle ihtilaf halinde olmak
to be in conflict with sb Verb
biriyle ihtilaf halinde olmak
to be at issue with sb Verb
biriyle ihtilaf halinde olmak
to be at discord with sb Verb
birşeyi birşey halinde düzenlemek
to structure something around something Verb
birşeyi çiftler halinde düzenlemek
to arrange something in pairs Verb
birşeyi gruplar halinde düzenlemek
to arrange something in groups Verb
blok halinde jüriyi reddetmek
to challenge the array Verb
bozgun halinde ricat etmek
to retreat in disorder Verb
caddelerde kafile halinde yürümek
to walk in procession through the streets Verb
çete halinde saldırmak
to gang Verb
cetvel halinde dizme
tabulation
cetvel halinde hazırlamak
to arrange in a tabular form Verb
cetvel halinde sunma
tabular statement
daima hareket halinde olmak
to be always on the go Verb
desteler halinde paketlemek
to make up in bundles Verb
diziler halinde tohum ekmek
to drill Verb
genel kurul halinde toplanmak
to sit in plenary session Verb
grup halinde nakliyat
groupage
haciz halinde atanan idareci
receiver in equity
harabe halinde olmak
to lie in ruins Verb
hayat halinde sigorta
(Br) endowment assurance
hayat halinde sigorta
(pure) endowment assurance
hayat halinde sigorta
endowment insurance
hayat halinde sigorta poliçesi
endowment policy
henüz inşaat halinde olmak
to be still under construction Verb
iflas halinde mahkeme usulü
assignment in bankruptcy
inşaat halinde bina
building under construction
istihdam halinde olmayan
disengaged
istim halinde çıkmak
to steam Verb
iştirak halinde malik
parcener
iştirak halinde mülkiyet
community property Noun, Law
iştirak halinde mülkiyet
estate in coparcenary
iştirak halinde mülkiyetli gayrimenkul
joint estate
iştirak halinde sigorta
participating insurance
ıztırar halinde olmak
to be in need (in straitened circumstances Verb
kabataslak halinde olmak
to be still in the rough Verb
kartel halinde satış
pool selling
kaza halinde karşılıklı sigorta
benefit society
kendi halinde basit eğlence
rustic entertainment
konvoy halinde seyretmek
to sail under convoy Verb
krem halinde tıraş sabunu
shaving cream
külçe halinde altın
gold in ingots
külçe halinde para
heavy money
maddeler halinde düzenlemek
to article Verb
masrafların cetvel halinde gösterilmesi
tabulation of expenses
muntazam oturumlar halinde toplanmak
to meet in regular sessions Verb
mutabakat halinde kaydetmek
to pass in conformity Verb
nakit halinde para sigortası
insurance of cash in transit Noun
normal ölüm halinde sigorta
old- line life insurance
ölüm halinde devir
transfer on death
ölüm halinde hayat sigortası
whole life insurance Noun
ölüm halinde ödeme
payment due on death
ölüm halinde sigorta
straight life insurance
ölüm halinde sigorta poliçesi
whole- life policy
özet halinde olan
synoptical
paketler halinde ambalaj yapmak
to pack Verb
paketler halinde ambalaj yapmak
to wrap things Verb
paketler halinde ambalaj yapmak
to make up in packages Verb
parçalar halinde çıkarılmış tahvil
denominational bonds
partiler halinde gelmek
to arrive in batches Verb
partiler halinde satış
sale by lots
partiler halinde satmak
to sell in lots Verb
savaş halinde bulunan
warring
şema halinde göstermek
to represent graphically Verb
senet halinde düzenlenmemiş hisse
share in uncertificated form Banking
senet halinde düzenlenmiş hisse
share in certificated form Banking
seri halinde satış
volume market
seri halinde tüketim
consumption in bulk
sıra halinde yürümek
to defile Verb
soru halinde ortaya atmak
to pose Verb
sürekli hareket halinde olmak
to be always on the move Verb
sürü halinde gitmek
to herd Verb
sürü halinde toplanmak
to swarm Verb
sürü halinde yaşayan
gregarious Adjective
sütun halinde olan
columner
takım halinde alışveriş
package deal
takım halinde çalışma
teamwork
tam istihdam halinde olmak
to be in full employment Verb
tam uyum halinde yaşamak
to live in perfect harmony Verb
tamirat halinde olmak
to be under repair Verb
taş yığını halinde anıt
cairn
taşınma halinde olmak
to be in process of removal Verb
tefrika halinde yayımlanan hikâye
serial story
tefrika halinde yayımlanmak
to serialize Verb
tefrika halinde yayımlanmak
to be published in instalments Verb
tek sıra halinde yürümek
to file Verb
temas halinde bulunmak
to keep in touch Verb
temas halinde olmak
to be in touch Verb
tohum halinde olan
germinal
toplantı halinde olmak
to be in council Verb
topluluk halinde yaşamak
to live in a commune Verb
uyum halinde olmak
to check with Verb
yassı dilimler halinde erişte
tagliatelle
yeniden teşkilatlanma halinde olmak
to be in process of being reorganized Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database