hastalık

Turkish-English Translation

  1. Noun sickness
  2. Noun, Medicine condition
  3. trouble
  4. disease
  5. ill
  6. complaint
  7. illness
  8. sickness
  9. Noun, Medicine morbidity
  10. Noun ailment
  11. malady
  12. Noun infirmity
  13. ail
  14. disorder
  15. ill health
  16. valetudinarianism
  17. waff
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

akciğer hastalığı
lung disease Noun, Medicine
akut solunum hastalığı
acute respiratory disease Noun, Medicine
atopik hastalıklar
atopic diseases Noun, Diseases
çocuk sağlığı ve hastalıkları
pediatric medicine Noun, Medicine
çocuk sağlığı ve hastalıkları
pediatrics Noun, Medicine
dalgıç hastalığı
decompression sickness Noun, Medicine
dalgıç hastalığı
the bends Noun, Medicine
dalgıç hastalığı
generalized barotrauma Noun, Medicine
dekompresyon hastalığı
decompression sickness Noun, Medicine
dekompresyon hastalığı
the bends Noun, Medicine
dekompresyon hastalığı
generalized barotrauma Noun, Medicine
enfeksiyon hastalığı
infectious disease Noun, Medicine
eritrodermik sedef hastalığı
erythrodermic psoriasis Noun, Diseases
eşzamanlı hastalık
comorbidity Noun, Medicine
gıda kaynaklı hastalık
food poisoning Noun, Medicine
gıda kaynaklı hastalık
foodborne illness Noun, Medicine
gıda kaynaklı hastalık
foodborne disease Noun, Medicine
guttat sedef hastalığı
guttate psoriasis Noun, Diseases
Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi
Centers for Disease Control and Prevention (CDC) Proper Name, Organizations
keson hastalığı
decompression sickness Noun, Medicine
keson hastalığı
the bends Noun, Medicine
keson hastalığı
generalized barotrauma Noun, Medicine
korona virüsü hastalığı
COVID Noun, Virology
korona virüsü hastalığı
coronavirus disease Noun, Virology
kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH)
chronic obstructive pulmonary disease (COPD) Noun, Medicine
maymun çiçeği hastalığı
monkeypox Noun, Diseases
nörodejeneratif hastalık
neurodegenerative disease Noun, Diseases
orak hücre hastalığı
sickle-cell anemia Noun, Medicine
orak hücre hastalığı
sickle-cell disease Noun, Medicine
polikistik böbrek hastalığı
polycystic kidney disease Noun, Diseases
püstüler sedef hastalığı
pustular psoriasis Noun, Diseases
retina hastalığı
retinal pathology Noun, Medicine
solunum yolu hastalığı
respiratory disease Noun, Medicine
tırnakta sedef hastalığı
nail psoriasis Noun, Diseases
tiroid hastalığı
thyroid disease Noun, Diseases
tiroit hastalığı
thyroid disease Noun, Diseases
ağır hastalık
severe illness
altıncı hastalık
roseola Noun, Diseases
altıncı hastalık
roseola infantum Noun, Diseases
altıncı hastalık
sixth disease Noun, Diseases
bildirilmesi gerekli hastalık
notifiable disease
bildirimi zorunlu hastalık
notifiable disease Noun, Medicine
birden gelişen hastalık
fullminant
birden gelişen hastalık
fulminant
bitkileri mahveden birkaç çeşit hastalık
blight
bulaşıcı hastalık
communicable disease
bulaşıcı hastalık
contagion
bulaşıcı hastalık
contagious disease Noun, Medicine
bulaşıcı hastalık
infectious disease Noun
bulaşıcı hastalık
contagious disease Noun, Medicine
bulaşıcı hastalık
communicable disease Noun, Medicine
eski hastalık
previous illness Insurance
gıda eksikliğinden gelen hastalık
deficiency disease
hafif hastalık
light attack of illness
ilerleyen hastalık
progressive disease
ince hastalık
hectic fever
inflamatuar hastalık
inflammatory disease Noun, Medicine
iyileşmesi olanaksız hastalık
incurable disease
kalıtım yoluyla geçen hastalık
hereditary disease
kalıtımsal hastalık
heraditary disease
kalıtımsal hastalık
hereditary taint
kalıtımsal hastalık
hereditary disease
kronik hastalık
permanent sickness
kronik hastalık
malady
kronik hastalık
chronic illness
müzmin hastalık
lingering disease Noun, Medicine
nemlendirici hastalık
humidifier fewer
nükseden hastalık
recurring disease
öldürücü hastalık
last sickness
öldürücü hastalık
last illness
öldürücü hastalık
mortal disease
ölümle sonuçlanan hastalık
terminal illness Noun, Medicine
ölümle sonuçlanan hastalık
last sickness
organik hastalık
organic disease
otoimün hastalık
autoimmune disease Noun, Medicine
periferik vasküler hastalık
peripheral vascular disease Noun, Medicine
salgın hastalık
epidemic disease
salgın ve öldürücü hastalık
pestilence
sari hastalık
contagious disease Noun, Medicine
sâri hastalık
contagious disease Noun, Medicine
serebrovasküler hastalık
cerebrovascular disease Noun, Medicine
sinsi gelişen hastalık
dormant disease
sinsi hastalık
insidious disease
sinsi sinsi seyreden hastalık
creeping sickness
süreğen hastalık
chronic illness, chronic disease Noun, Medicine
takatten düşüren hastalık
languishing illness
tedavisi zor hastalık
obstinate disease
tehlikeli hastalık
serious illness
toplumsal hastalık
social ill
tropikal hastalık
tropical disease
uydurma hastalık
sham illness
uydurma hastalık
feigned disease
üyelerine hastalık
benefit club
üyelerine hastalık
benefit society
yerel olarak başgösteren hastalık
stationary disease
hastalık belirtilerinin bütünü
syndrome
hastalık bulaştırma
infection Noun, Medicine
hastalık bulaştırma
communication of disease
hastalık derecesinde duygulu
mawkish
hastalık eğilimi
taint of morbidness
hastalık fonu
sick fund
hastalık fonu
sickness fund
hastalık geçirmek
to transmit a disease Verb
hastalık geçmişi
medical history Noun, Medicine
hastalık geçmişi
case history Noun, Medicine
hastalık geçmişi
anamnesis Noun, Medicine
hastalık getirmek
to introduce illness Verb
hastalık giderleri
cost of illness Noun
hastalık hastası
hypochondriac Noun
hastalık izin zni almak
to be on sick leave Verb
hastalık izni
sick leave Noun, Employment
hastalık izninde olmak
to be on sick leave Verb
hastalık kapma
infection Noun, Medicine
hastalık kapmak
to catch a disease Verb
hastalık kuruntusu olan kişi
hypochondriac
hastalık maaşı
sick pay
hastalık masrafları
illness costs Noun
hastalık nedeniyle eriyip gitmek
to waste away Verb
hastalık nedeniyle evde veya yatakta
laid
hastalık nedeniyle gelmemek
to be absent through illness Verb
hastalık nedenlerini araştırma bilimi
etiology
hastalık nöbeti
go
hastalık numarası
malingering
hastalık numarası yapmak
to feign illness Verb
hastalık numarası yapmak
to pretend sickness (to be ill) Verb
hastalık numarası yapmak
to malinger Verb
hastalık oranı
morbidity Noun, Medicine
hastalık oranı
sickness rate
hastalık öyküsü
medical history Noun, Medicine
hastalık öyküsü
case history Noun, Medicine
hastalık öyküsü
anamnesis Noun, Medicine
hastalık raporu
sickness certificate
hastalık raporu
medical report
hastalık sandığı
sickness fund
hastalık sigorta planı
medical plan
hastalık sigorta primi
health contribution
hastalık sigortalı
sick insured
hastalık sigortası
health insurance Noun
hastalık sigortası
sick insurance Noun
hastalık sigortası
(US) sick (ness) insurance Noun
hastalık sigortası
sickness cover Noun
hastalık sigortası
sickness insurance Noun
hastalık sigortası sistemi
health service system
hastalık sigortası yaptırmak
to insure against illness Verb
hastalık süresi
period of a disease
hastalık taşıyıcı
vector
hastalık tazminatı
sickness indemnity
hastalık tazminatı
sickness compensation
hastalık ücreti
sickness pay
hastalık ücreti
sick pay
hastalık vukuunda
in the event of sickness
hastalık yapıcı
pathogen (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
hastalık yardımı
sickness benefit
hastalık yardımı
sickness compensation
hastalık yardımı
sickness relief
hastalık yardımı
sick benefit
hastalık yardımı
sick allowance
hastalık yardımı
sickness allowance
hastalık yardımı almak
to draw sickness benefits Verb
hastalık yardımı almak
to draw sickness benefit Verb
hastalık yükü
burden of disease Noun, Medicine
hastalık yüzünden
on account of illness
hastalık yüzünden çalışamama
sickness disability
hastalık yüzünden çalışmama
sickness disability
hastalık yüzünden eve kapanıp kalmak
to be confined to the house by illness Verb
hastalık yüzünden gelmemek
to be out on account of illness Verb
hastalık yüzünden istifa zorunda kalmak
to be compelled by illness to resign Verb
hastalık yüzünden namevcut
absent because of sickness
hastalık yüzünden özür dilemek
to excuse oneself on the grounds of illness Verb
(yangın , hastalık , hapis , savaş) patlamak
to break out Verb
bir hastalık getirmek
to introduce an illness Verb
bir hastalık getirmek
to introduce illness Verb
birine bir hastalık aşılamak
to give someone a disease Verb
birine hastalık izni vermek
to free someone for health reasons Verb
devlet hastalık yardımı
state sickness benefit
ek hastalık sigortası
supplementary sickness insurance Noun
işyeri hastalık sigorta sandığı
industrial sickness insurance fund
özel hastalık sandığı
provident association
salgın hastalık kaynağı
pest hole
sınırsız hastalık sigortası
permanent sickness policy Noun
sübvansiyonlu hastalık sigortası planı
subsidized medical scheme
ücretli hastalık izni
paid sick leave
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Canlılarda organların yapılarında ve işleyişlerinde görülen ... durumu bozuk olma hâli
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.