dirt

English-Turkish Translation

  1. Noun, Textile Industry kir
  2. Noun, Textile Industry pislik
  3. Noun kir, pislik, çamur, toz, leke.
    Wash the dirt off the floor/off the child's knees.
    throw/fling
    dirt at someone: birine çamur atmak.
  4. Noun toprak (bilhassa yığın halindeki yumuşak toprak).
    dirt track: yarış pisti, yarış yapılan toprak
    yol.
    The children were playing outside playing happily in the dirt.
  5. Noun alçak/rezil/pespaye/kötü/iğrenç/pis (kimse/şey).
    treat a person like a dirt: (bir kimseyi) hiçe
    saymak, hor görmek, adam yerine koymamak, (birine) köpek muamelesi yapmak.
    She had treated them like dirt.
  6. Noun alçaklık, namussuzluk, âdilik, pespayelik, değersizlik.
  7. Noun çirkin/iğrenç/ayıp/müstehcen/açık saçık (dil, kitap vb.).
  8. Noun dedikodu (bilhassa çirkin, küçük düşürücü türü).
    She enjoys hearing a bit of dirt about her neighbors.
  9. Noun, Minerology (a) ham/işe yaramaz cevher, (b) altın madeni ayrıldıktan sonra geri kalan cevher.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

as cheap as dirt
âdi, düşük, pespaye.
dish the dirt
dedikodu yaymak/çıkarmak, aleyhte konuşmak.
Stop dishing the dirt: Dedikoduyu bırak!
do someone dirt
bir kimseye çok kötü davranmak.
eat dirt
tükürdüğünü yalamak, tarziye vermeye mecbur olmak.
eat dirt
aşağıdan almak, hakarete karşılık vermemek, kötü muameleye dayanmak/ses çıkarmamak.
hard dirt
moloz
have to eat dirt
burnunu yere sürtmek zorunda kalmak Verb
hit the dirt
yere kapanmak, (ateşten korunmak için) kendini yere atmak.
hit the dirt
(düşman ateşinden korunmak için) yere yatmak, kendini yere atmak.
We hit the dirt the moment we heard the machine gun fire.
move dirt
(tren) kömür küreklemek Verb
pay dirt
(a) değerli maden/altın cevheri, (b) iyi sonuç veren yöntem/sistem, değerli keşif.
hit/strike the
pay dirt: cevher keşfetmek, altın madeni bulmak, turnayı gözünden vurmak, başına devlet kuşu konmak.
soft dirt
süprüntü
soft dirt
çöp
throw money about like dirt
para saçmak Verb
throw money above like dirt
etrafa para saçmak Verb
treat someone like dirt
birine köpek muamelesi yapmak Verb
wash dirt
altın kumu
dirt board
çamurluk
dirt cheap
sudan ucuz, çok ucuz.
That dress was dirt cheap in the other store, I wish I'd bought it there.
dirt farm
çiftlik (bir kimsenin öz malı olan çiftlik).
dirt farmer: çiftçi.
dirt farming: çiftçilik. Noun
dirt farmer
(US) arazi sahibi çiftçi
dirt farmer
küçük çiftçi
dirt float
merkez bankası kendi parasını korumak amacıyla piyasaya müdahaleye devam eder
dirt float
kısmet yönetilen oynak döviz kuru
dirt path
patika Noun
dirt path
keçiyolu Noun
dirt path
dar toprak yol Noun
dirt poor
çok fakir/yoksul, bir lokma ekmeğe muhtaç. Adjective
dirt repellent
kirlenmez Adjective, Textile Industry
dirt track
kül dökülmüş yarış yolu
dirt waggon
(US) çöp kamyonu
fling dirt at sb
birine çamur atmak Verb
fling dirt at sb's reputation
birine çamur atmak Verb
sell dirt cheap
sudan ucuza mal satmak Verb
show dirt easily
kir tutmak Verb
Throw dirt enough, and some will stick.
Çamur at, izi kalsın. Sentence, Idioms
English-Turkish phrases from Zargan's own database