help

  1. Noun meded (outdated)
  2. Verb yardım etmek, muavenet etmek.
    He promised to help me with my work: İşime yardım edeceğini vadetti.

    to help a child to understand his lesson.
  3. Verb imdat etmek, imdadına yetişmek, yardımına koşmak.
    Help me, I'm falling!
  4. Verb
    can(not) help: sakınmak, tevakki etmek, elinde olmak, sorumlu olmak.
    He cannot help doing it:
    Yapmamak elinde değil.
    He couldn't help laughing: Kendini tutamayarak güldü.
    I couldn't help crying: Kendimi tutamayarak ağladım.
    I can't help it: Elimde değil!
  5. Verb rahatlatmak, (hastalıktan/ıstıraptan/müşkül durumdan) kurtarmak.
  6. Verb çare bulmak, deva olmak, önlemek, gidermek.
    to help the sick: hastanın derdine deva olmak.
    She
    took an aspirin to help her headache: Baş ağrısını gidermek için bir aspirin aldı.
    It can't be helped: Çaresiz! Olan oldu! Kazanın önüne geçilmez.
  7. Verb almak, alıp yemek/içmek vb., kendine mal etmek,
    argo araklamak.
    The food is on the table, help
    yourself: Yemek masanın üstünde, al, ye.
    They helped themselves for the farmer's apples: Çiftçinin elmalarını arakladılar.
  8. Verb yararı/faydası olmak, yarar/fayda sağlamak, işe yaramak, medar olmak.
    Every little bit helps.
  9. Verb kolaylaştırmak, katkıda bulunmak, teşvik etmek.
    Curiosity helps learning.
  10. Verb (sofrada yemek/içki vb.) dağıtmak.
    help yourself: Buyurun(uz), kendiniz alın(ız).
  11. Noun yardım, muavenet.
  12. Noun yardımcı, muavin. She certainly is a help around the house.
  13. Noun hizmetçi, uşak, çırak, yamak.
  14. Noun işç(ler), hizmetçi(ler), müstahdemler.
    help wanted: İşçi aranıyor.
  15. Noun çare, imdat, medar.
    The thing is done, and there is no help for it now: İş işten geçti, artık çaresi yok.
  16. Noun (bkz: helping ) (2).
birine akıl vermek Verb
iyi gelmek Verb
yardım isteme
birine yardım için başvurmak Verb
birinden yardım istemek Verb
yardım istemek Verb
polisten yardım istemek Verb
istimdat
birinin yardımına güvenmek Verb
bağırarak imdat istemek.
daima yardıma hazır olmak Verb
acil yardım ihtiyacında olmak Verb
acil yardıma muhtaç olmak Verb
yâr olmak Verb
imdat çağrısı
yardıma çağırmak Verb
imdat diye çağırmak Verb
imdat istemek Verb
müracaat etmek Verb
yardım için başvurmak Verb
birinin yardımına koşmak Verb
yardıma koşmak Verb
bağlamsal yardım Information Technology
birinin yardımına güvenmek Verb
imdat çağrısı
feryat
gündelikçi kadın
daily ile ayni anlama gelir. gündelikçi (hizmetçi).
bayiye reklam yardımı
yardım talebinin reddi Noun
yardımımızı hak etmek Verb
yardım teklifine dudak bükmek Verb
yerli yardım
olağanüstü yardım
mali yardım
kılavuzluk
devlet yardımı
birinin yardımına ihtiyacı olmamak Verb
bir başkanın yerine geçerek geçici olarak çalışan yardımcı
anne yardımcısı
evde çalışan kadın yardımcı
hizmetçi
faydası yoktur
(Br) kadın yardımcı
(US) evde çalışan hanım hizmetçi
kadın yardımcı
yardım etmek, yardım elini uzatmak.
She lent a hand with the dishes: Bulaşıkları yıkamaya yardım etti.
işe yarasın yaramasın
pek az ya da yok denecek kadar az yardım
azya da yok denecek kadar az yardım
birinden yardım ummak Verb
yardımsız idare etmek Verb
yardımsız idare etmek Verb
dış yardım olmadan ürün üretmek Verb
çocuk hizmetçisi
mümkün mertebe az.
He never does more work than he can help: Mümkün mertebe az iş yapar (Canını eziyete koşmaz).
fayda etmemek Verb
yardım teklifi
çevrimiçi yardım Information Technology
yardıma gelen ek işgücü
ev geçimine katkıda bulunmak Verb
durmadan yardım isteyerek birini sıkmak Verb
işe yarayan yardım
pratik yardım
yardım vaadi
psikiyatrik destek Noun, Psychiatry
psikiyatrik yardım Noun, Psychiatry
yardım görmek Verb
birinin yardımına güvenmek Verb
sığınmacı yardımı
bölgesel yardım
yardım için birine güvenmek Verb
yardım talebi
sekreter yardımı
yardım istemek Verb
psikologa gitmek Verb, Psychology
psikiyatriste gitmek Verb, Psychiatry
yardım kaynağı
yardıma muhtaç olmak Verb
yardımda geç kalan
âlicenapça yardım
gönüllü yardım
çaresiz kalmış birini güçlükten kurtarmak. Adjective
yardım masası Noun, Management
birine inerken yardım etmek Verb
sırt sırta vermek Verb
yardım kullanımı Information Technology
yardım dizini Information Technology
durumu düzeltmek Verb
kendi kendine servis yapmak Verb
yardımına koşmak.
Her relatives helped out when she became ill.
yardım programı
yardım programı
ciroyu artırmak Verb
birinin düşmesine yardım etmek Verb
yardım hizmeti
birini karşıya geçirmek Verb
birine mali yardımda bulunmak Verb
ekmeğine yağ sürmek Verb
becertmek Verb
birinin kalkınmasına yardım etmek Verb
yoksula yardım etmek Verb
belleteç
yardımcı aranıyor
(gazete) yardımcı aranıyor
işveren küçük ilanları Noun
başkalarına yardıma hazır olmak Verb
faydası dokunmak Verb
iyiliği dokunmak Verb
karanlıktan yararlanarak
elinde olmayarak, gayrı ihtiyarî.
He could not help but smile at the answer: (Bu) cevaba gayrıihtiyarî
gülümsedi.
I cannot help but admire her endurance.
birinin Kızılay'a yardımda bulunmasını sağlamak Verb
yoksula yardımda bulunmak Verb
Allah çalışana yardım eder.
medet ummak Verb
Elimde değil. Sentence
birine çok yardımı dokunmak Verb
Allah versin
birine yardım etmek için kılını kıpırdatmamak Verb
başkalarına yardıma hazır olma
birine yardım etmeyi reddetmek Verb
birine yardım etmek istememek Verb
birine yardım etmeyi reddetmek Verb
muhtaç durumda olanlara yardım etmek Verb
kapısını çalmak Verb
vallahi, billâhi, doğrusu bu, ister inan(ın) ister inanma(yın), şerefim hakkı için.
That's exactly
what happened, so help me.
I'll pay you, so help me: Vallahi borcumu ödeyeceğim.
Vallahi, Allah şahidim olsun, namus ve şerefim üzerine yemin ederim.
I swear to tell the truth, so help me God.
! (a) (yemin) Allah şahittir, (b) Allah yardımcım olsun!
Herkese yardım edemeyiz ama herkes birilerine yardım edebilir: ABD Başkanı Ronald Reagan'a atfedilen bir özlü söz. Sentence, Idioms
...'in yardımıyla Adverb
İşe yarar mı?