pleasure

English-Turkish Translation

  1. zevk, sefa.
  2. sevinç, memnunluk, memnuniyet, hoşnutluk, hoşlanma.
    I have much pleasure in informing you that … :
    …'i size bildirmekle bahtiyarım/memnunluk duyarım.
  3. keyif, arzu, irade.
    at the Queen's will and pleasure: Kraliçenin emir ve iradesiyle.
    without
    consulting my pleasure: bana danışmadan.
  4. haz, şehvanî zevk.
  5. zevk/memnunluk verici şey.
    It was a pleasure to see you.
  6. eğlence, tenezzüh.
    a search for pleasure.
  7. arzu, istek, seçenek, tercih, irade, emir.
    to make known one's pleasure. What is your pleasure in this matter?
  8. zevk/haz/keyif/sevinç vermek, memnun/hoşnut etmek.
  9. zevk/haz/sevinç duymak, sevinmek, hazlanmak, memnun/hoşnut olmak.
    I pleasure in your company.
  10. cinsî münasebette bulunmak, cinsel zevk duymak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

at (one's) pleasure
(bir kimsenin) isteğine/arzusuna göre, istediği kadar/zaman, keyfince, keyfine göre.
Building of pleasure and sporting boats (NACE code: C30.1.2)
Eğlence ve spor amaçlı teknelerin yapımı (NACE kodu: 30.12) Noun, Trades-Professions
derive great pleasure from one's studies
çalışmalarından büyük tat almak Verb
during (one's) pleasure
hoşlandığı sürece.
office held during our pleasure: (Kraliçe) arzumuza bağlı görev.
follow one's pleasure
zevkine bakmak Verb
get one's share of pleasure from sth
nasibini almak Verb
have had one's whack of pleasure
çok para harcayarak eğlenmek Verb
make known one's pleasure
arzusunu belirtmek Verb
postpone something to one's pleasure
bir şeyi dilediği gibi ertelemek Verb
stay at one's pleasure
emrinde olmak Verb
(for sth) to be received with pleasure
makbule geçmek Verb
be given great pleasure
ihtizaz olmak Verb
combine business with pleasure
işi eğlenceyle birlikte yürütmek Verb
contemplating (with pleasure
temaşa
cruise for pleasure
turistik gezi yapmak Verb
dedicate a day for pleasure
bütün bir günü eğlenceye ayırmak Verb
do someone a pleasure
birine bir lütufta bulunmak Verb
do something for pleasure
bir şeyi zevk için yapmak Verb
empty pleasure
boş zevk
give pleasure
haz vermek Verb
hold office during her majesty's pleasure
(Br) Kraliçe için çalışmak Verb
intent on pleasure
zevk meraklısı
journey for pleasure
gezi yolculuğu
lady of the pleasure
orospu, fahişe. Noun
lead a life of pleasure
zevk ve safa sürmek.
licence license revocable at pleasure
dilediğinde geri alınabilecek izin
man of pleasure
zevk-ü sefa adamı
mix business with pleasure
eğlencesine işi karıştırmak Verb
mix business with pleasure
işle zevki bir araya getirmek Verb
mix business with pleasure
işle zevki biraraya getirmek Verb
sth which gives one no pleasure
zevksiz
take leave of pleasure
eğlenceden vazgeçmek Verb
terminable at pleasure
istenildiğinde feshedilebilir
this affords me great pleasure
bu bana büyük zevk veriyor
travel for pleasure
gezi amacıyla seyahat etmek Verb
travel for pleasure
turistik gezi yapmak Verb
wallow in pleasure
zevk ve sefa içinde yüzmek Verb
we await your pleasure
kararınizı bekliyoruz
What is your pleasure
? Ne arzu edersiniz?
with great pleasure
büyük bir memnuniyetle Adverb
with pleasure
baş üstüne
with pleasure
memnuniyetle
with pleasure
maalmemnuniye
pleasure boating
su sporu
pleasure boating
sandalla gezme
pleasure cruising
turistik gezi
pleasure cruising
kruvaziyer
pleasure drive
gezinti
pleasure grounds
(Br) eğlence parkı
pleasure house
eğlence lokali
pleasure in life
keyif
pleasure lover
zevk peşinde koşan
pleasure loving
zevk peşinde koşma
pleasure party
eğlence partisi
pleasure principle
(Freud teorisinde) hoşlanma ilkesi: ıstıraptan kaçınarak haz arama içgüdüsü. Noun
pleasure seeker
zevk peşinde koşan
pleasure seeking
zevk peşinde koşma
pleasure travel
gezi
pleasure trip
gezinti
pleasure trip travel
turistik gezi
(at the pleasure of the president ,) pleasure
US Başkan'ın emriyle
allow pleasure to interfere with duty
eğlencenin görevi engellemesine izin vermek Verb
at the pleasure of the owner
sahibinin dilediği gibi Noun
do (one) the pleasure of
lûtfunda bulunmak.
find pleasure in
zevklenmek Verb
find pleasure in
tat almak Verb
find pleasure in
tadını almak Verb
find pleasure in sth
lezzet almak Verb
get all the pleasure one can out of sth
keyfini çıkarmak Verb
get pleasure out of
tadını almak Verb
get pleasure out of
tat almak Verb
go on a pleasure trip
gezmek Verb
hug oneself (with pleasure/delight) over sth
son derece memnunluk/haz duymak, kendi kendini kutlamak.
it is a pleasure (for me)
benim için bir zevktir.
look forward to the pleasure of a first order
ilk siparişi beklemek Verb
looking forward to the pleasure of your instructions
talimatlarınızı bekler Noun
My pleasure.
Rica ederim.
request the pleasure of sb's company
huzuruyla şeref vermesini rica etmek Verb
serve at the pleasure of the board
yönetim kurulunun emrinde çalışmak Verb
sth which gives one pleasure or delight
zevkli
take all the pleasure out of sth
zehretmek Verb
take pleasure in
…'den zevk almak/hoşlanmak.
take pleasure in ...ing
...mekten zevk almak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database