infectious

  1. Adjective bulaşıcı, sari, sirayet edici.
    an infectious disease.
  2. Adjective bulaştırıcı, hastalık taşıyan.
  3. Adjective (başkalarını) etkileyici, (başkalarına da) sirayet eden/geçen/yayılan.
    infectious laughter.
  4. Adjective bozucu, ifsat edici.
  5. Adjective, Law sakat, noksan, muallel, müsadereyi gerektiren.
intaniye Noun
bulaşıcı hastalık Noun
enfeksiyon hastalığı Noun, Medicine
bulaşıcı karaciğer yangısı: virüslerin sebep olduğu sarılık, ateş, bulantı, kusma ve karın ağrısı ile beliren hastalık. Noun
beze humması: ateş, boğaz ağrısı, (bilhassa boyunda) akkan düğümlerinde şişme, kanda tek çekirdekli akyuvarların
artması ile beliren bulaşıcı hastalık.
glandular fever, mononucleosis ile ayni anlama gelir.
Noun
bulaşıcı hastalıklı kişileri ayırmak