coal

English-Turkish Translation

  1. Noun, Geography kömür
  2. kömür, maden/taş kömürü.
    hard coal = anthracite: antrasit.
    soft coal = bituminous coal:
    bitüm.
    brown coal = lignite: linyit.
    white coal: elektrik.
    coal-bag: kömür çuvalı.
    coal-bearing: kömür ihtiva eden.
    coal-black: kapkara, simsiyah, kuzgunî siyah, kömür karası.
    coal-bunker/cellar: kömürlük.
    coal basket
    den. kömür çavalyesi.
    coal bed: kömür yatağı.
    coalbin: kömürlük.
    coal breaker: kömür kırıcı.
  3. odun kömürü.
  4. kor, yanan odun/kömür parçası.
    live coals: kor, yanan kömür.
  5. kömürleştirmek, yakmak, yakıp kömür haline getirmek.
  6. kömür vermek/almak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

activated coal
aktif karbon Noun, Medicine
activated coal filter
aktif karbon filtre Noun, Chemistry
Mining of coal and lignite (NACE code: B5)
Kömür ve linyit çıkartılması (NACE kodu: 05) Noun, Trades-Professions
Mining of hard coal (NACE code: B5.1)
Taş kömürü madenciliği (NACE kodu: 05.1) Noun, Trades-Professions
Mining of hard coal (NACE code: B5.1.0)
Taş kömürü madenciliği (NACE kodu: 05.10) Noun, Trades-Professions
renew one's supplies of coal (oil)
kömür (akaryakıt) stokunu yenilemek Verb
a live or glowing coal
kor
anthracite coal
antrasit kömürü
be very heavy on coal
(makine) çok kömür yakmak Verb
bituminous coal
taşkömürü
black coal
maden kömürü
blind coal
antrasit
broken coal
antrasit
brown coal
linyit. Noun
cob coal
kelle kömür: iri yuvarlak kömür. Noun
cocking coal
kokkömürü
cocking coal
kok kömürü
cut coal
kömür kırmak Verb
dead coal
söndürülmüş kömür
fat coal
ziftli kömür
fossil coal
maden kömürü
gas coal
yağlı kömür
gas coal
gazhane kömürü
gas coal
gaz kömürü
hard coal
taşkömürü, maden kömürü, antrasit. Noun
haul of coal
kömür yükü
heave coal
kömürlükten kazanlara kömür taşımak Verb
hoist coal
kömür taşımak Verb
lean coal
yağsız madenkömürü
lean coal
kuvvetsiz kömür
mine coal
kömür çıkarmak Verb
mineral coal
taşkömürü
mineral of coal
maden kömürü
output of coal
kömür çıkarma
output of coal
kömür üretimi
pit coal
taşkömürü
pit coal
kömür ocağı
poor coal
kuvvetsiz kömür
recover by products from coal
kömürden yan ürün elde etmek Verb
run-of-mine coal
tuvönan kömür Noun
slack coal
mıcır
small bits of coal
mucur
small coal
mıcır
soft coal
bituminous coal Noun
steam coal
istim kazanı kömürü
wastage of coal
kömür israfı
waste coal
mucur
white coal
beyaz kömür, su gücü, akarsu (güç kaynağı olarak). Noun
wood coal
(a) odun kömürü, mangal kömürü, (b) linyit.
coal , iron and steel industry
kömür
coal , iron and steel industry
demir çelik sanayii
coal and steel industry
kömür ve çelik sanayii
coal and steel industry
kömür ve çelik sanayi
coal area
kömür bölgesi
coal bank
(US) kömür deposu Noun
coal basin
kömür havzası
coal bed
madenkömürü yatağı
coal breeze
kömür kırıntısı
coal bunker
geminin kömür ambarı
coal car
(US) kömür vagonu
coal car
kömür vagonu
coal car
(US) kömür taşıma arabası Noun
coal cellar
kömürlük
coal company
kömür işletmesi
coal conscription
kömür tüketimi
coal consumption
kömür tüketimi
coal contractor
kömür müteahhidi
coal control
kömür kontrolü
coal crisis
kömür bunalımı
coal dealer
kömürcü
coal deposit
kömür varlığı
coal depot
kömür deposu Noun
coal district
kömür havzası
coal export
kömür ihracı
coal factor
(Br) kömür tüccarı
coal famine
kömür kıtlığı
coal field
kömür havzası. Noun
coal fired
kömürle ısınan
coal fired
kömür yakan
coal gas
havagazı. Noun
coal gas
kömür yanarken çıkan gaz. Noun
coal glance
antrasit
coal glut
kömür fazlası
coal hawker
kömür satıcısı
coal hawker
kömür sıkıntısı
coal heaver
kömür hamalı
coal heaver
kömür taşıyıcı
coal industry
kömür sanayii
coal levy
kömür tevzi yeri
coal measures
kömür yatakları, içinde madenkömürü bulunan yerküre tabakası. Noun
coal merchant
kömür tüccarı
coal mine
ocak
coal mine
kömür madeni
coal mine
kömür ocağı
coal miner
kömür madeninde çalışan işçi
coal mining
kömür işletme endüstrisi
coal mining
kömür işletmesi
coal mining
kömür madeni işletmeciliği
coal mining industry
kömür işletme sanayii
coal mining industry
kömür madenciliği sektörü Noun
coal mouse
köknar baştankarası
(Parus ater): Avrupa ve Asya çam ormanlarında yaşayan sırtı külrengi, karnı
ak, başı kara, yanları ak benekli bir kuş.
Noun
coal oil
gazyağı. Noun
coal output
kömür verimi
coal pinch
kritik kömür durumu
coal pit
ocak
coal pit
kömür madeni
coal pit
kömür ocağı çukuru
coal producer
kömür üreticisi
coal reserves
kömür yatakları Noun
coal reserves
kömür rezervleri Noun
coal sack
kömür çuvalı
coal scuttle
kömür kovası. Noun
coal shed
kömür lük
coal shed
kömürlük
coal ship
kömür gemisi
coal shovel
kömür küreği
coal stocks situation
kömür stok durumu
coal strike
kömür grevi
coal supply
kömür ikmali
coal tar
katran.
coal-tar: katranlı, katrandan. Noun
coal tar
creosote ile ayni anlama gelir. kömürden elde edilen katran ruhu.
coal tip
kömür boşaltma yeri
coal tip
kömür yığını
coal tit
köknar baştankarası
(Parus ater): Avrupa ve Asya çam ormanlarında yaşayan sırtı külrengi, karnı
ak, başı kara, yanları ak benekli bir kuş.
Noun
coal wharf
kömür iskelesi
coal yard
kömür deposu Noun
ac a coal mine
bir kömür ocağı işletmek Verb
be full up with coal (oil)
kömür (akaryakıt) deposunu tam doldurmak Verb
carry coal to Newcastle
denize su taşımak, tereciye tere satmak, zengine sadaka vermek.
exploitation of a coal mine
bir kömür ocağının işletilmesi
fire in a coal mine
maden ocağı yangını
fit a coal field
kömür ocağı işletmek Verb
hard coal mining
antrasit ocağı
nationalize the coal mines
(Br) kömür madenlerini devletleştirmek Verb
open up a coal mine
bir maden ocağını işletmeye açmak Verb
operate a coal mine
kömür ocağı işletmek Verb
pile more coal on
yanan ateşe kömür atmak Verb
pit coal mining
taşkömürü ocağı işletmeciliği
provide against a coal shortage
bir kömür kıtlığına karşı tedbir almak Verb
replace coal by oil
kömür yerine akaryakıt kullanmak Verb
strike in the coal mines
kömür ocağı grevi
the coal business
kömürcülük
ventilate a coal mine
kömür madeni ocağını havalandırmak Verb
ventilate a coal mine
bir kömür madeni ocağını havalandırmak Verb
European Coal and Steel Community
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Noun, European Union
European Coal and Steel Community (ECSC) Consultative Committee
avrupa kömür ve çelik topluluğu danışma komitesi
Savings and Charity Fund of Eregli Coal Basin Workers Union
Ereğli Kömür Havzası Amele Birliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı Başkanlığı Noun, Organizations
Treaty Establishing the European Coal and Steel Community
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu Kuran Antlaşma
Turkish Coal Enterprises Institution
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Noun, Organizations
Turkish Hard Coal Enterprise Institution
Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü Noun, Organizations
English-Turkish phrases from Zargan's own database