instinct

  1. Noun, Psychology içgüdü
  2. içgüdü, insiyak, sevkitabiî.
    by/from instinct: içgüdü ile.
    Birds do not learn to fly: they
    fy by instinct. We often do things by instinct. Most animals have an instinct to protect their young.
  3. anıklık, istidat, doğal yetenek.
    Even as a child, he had an instinct for music.

  4. instinct with: (hayatiyet/canlılık vb.) dolu, muttasıf.
    A poem instinct with beauty: baştanbaşa
    güzel bir şiir.
    a look instinct with pity: merhamet dolu bir bakış.
    instinct with life: hayat dolu.
    The picture is instinct with life and beauty.
  5. içten/yürekten gelen, bir iç kuvvetin etkisi altında olan.
sahip olma içgüdüsü
açgözlülük kazanma eğilimi
içgüdüsel olarak
intihar eğilimi/meyli. Noun

death wish ile ayni anlama gelir. ölüm arzusu: psikanalize göre içe çekilme, pasifleşme vb. şeklinde
beliren kendi kendini yok etme isteği.
Noun
girişimci içgüdüsü
sürü içgüdüsü: (a) sürü halinde toplanma/toplu hareket etme içgüdüsü, (b) toplumu taşkınlığa sürükleyen dürtü. Noun
acımasızlık
öldürme içgüdüsü
gaddarlık
menkul değerlerdeki fiyat ve hacim değişikliklerini doğru yorumlama yeteneği
cinsel içgüdü.
gırtlağa saldırı içgüdüsü
kalıcı bir zarar vermek amacıyla saldırıya geçme isteği
kendini koruma içgüdüsü
… ile yüklü olmak Verb
… ile dolu olmak Verb
suç işleme içgüdüsü olmak Verb